ABD Başkanı Donald Trump, ülkesinin 52 yıl sonra İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanımasının zamanının geldiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’daki İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında yaptığı konuşmada Trump’ı eleştirdi. Erdoğan, “Golan Tepeleri’nin işgalinin meşrulaştırılmasına asla izin vermeyiz. Trump’ın Golan Tepeleriyle ilgili talihsiz açıklaması bölgeyi yeni bir krizin, yeni bir gerilimin eşiğine getirmiştir” dedi.
Bu açıklamalar sonrası dünyanın gündemi aniden Golan Tepeleri oldu.
Suriye’nin güneybatısında görece küçük bir alan olan kayalık Golan Tepeleri, uluslararası politikada yüzölçümünü çok aşan bir öneme sahip.
İsrail’in 1967’de Golan Tepeleri’ni ele geçirmesinin ardından bölgede yaşayan Suriyeli Arap nüfusun çoğu çatışma sırasında kaçmak zorunda kalmıştı.
Savaşın sonunda bir ateşkes hattı oluşturuldu ve bölge, işgal gücü olan İsrail ordusunun denetimine geçti.
Suriye 1973’teki Arap-İsrail (Yom Kippur) Savaşı sırasında Golan Tepeleri’ni geri almaya çalıştı. İsrail güçlerine büyük kayıplar da verdirdi ama sonunda çekilmek zorunda kaldı.
İki ülke 1974’de bir ateşkes anlaşması imzaladı. Birleşmiş Milletler’e bağlı bir gözlem gücü 1974’ten itibaren bölgedeki ateşkes hattına yerleşti.
İsrail 1981 yılında tek taraflı olarak Golan Tepeleri’ni ilhak ettiğini açıkladı. Uluslararası toplum bu kararı tanımadı.
BBC Türkçe’nin derlediğine göre, bugün uluslararası platformda İsrail işgali altındaki Suriye toprağı sayılan Golan Tepeleri’nde inşa edilen 30’u aşkın Yahudi yerleşiminde tahminen 20 bin yerleşimci yaşıyor.
Bölgede ayrıca 20 bin civarında, çoğu Dürzi mezhebine mensup Suriyeli de yaşıyor.
İşgalden önce 1948 savaşı ve 1967’deki altı gün savaşının sonuna kadar bu tepelere egemen olan Suriye, diğer taraftaki İsrail’in kuzey bölgelerini rahatça top ateşine tutuyordu.
Tepelerin ele geçirilmesi İsrail’e Suriye’nin askeri hareketlerini kontrol etmek için mükemmel bir mevzi sağlamış oldu. Ayrıca bu coğrafya Suriye ile yeni bir savaş durumunda ideal bir tampon bölge oluşturuyor.
Bunun da ötesinde su sıkıntısı çekilen bir coğrafyada Golan Tepeleri önemli bir su kaynağı. Golan’da toplanan yağmur suları Ürdün nehrini besliyor. Bölge şu anda İsrail’in su ihtiyacının üçte birini karşılıyor.
Verimli tarım arazilerine sahip Golan Tepeleri’nin volkanik toprakları ise üzüm bağları, meyve bahçeleri yetiştirmekte ve büyük baş hayvancılık için kullanılıyor.
Golan Tepeleri ayrıca İsrail’in tek kayak tatil merkezini de oluşturuyor.
Suriye, Golan Tepeleri’nin bir barış anlaşması ile kendisine geri verilmesini talep ediyor.
2003 yılı sonlarında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad İsrail ile barış görüşmelerini yeniden başlatmaya hazır olduğunu söylemişti.
İsrail’de de barış karşılığında toprak verilebileceği ilkesi kabul edilmişti. ABD aracılığıyla 1999-2000 yıllarında yürütülen barış görüşmelerinde dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak, Golan Tepeleri’nin büyük bölümünü Suriye’ye geri vermeyi teklif etmişti.
Fakat 1999 barış görüşmelerinin tökezlemesine sebep olan şey muhtemelen bundan sonra yapılacak her barış görüşmesinde de tarafların önüne çıkacak.
Suriye kısmi bir ödün değil, İsrail’in 1967’deki Altı Gün Savaşı öncesi sınırlarına tamamen çekilmesini istiyor.
Bu ise İsrail’in Celile Denizi’nin doğu kıyısının kontrolünü Suriye’ye bırakması demek. Oysa bu İsrail’in, ana içme suyu kaynağını oluşturduğundan riske atamayacağı kadar önemli bir kaynak.
İsrail her koşul altında Celile’nin kontrolünü elinde tutmak istiyor ve sınırın Celile Denizi’nin doğu kıyısından birkaç yüz metre öteden başlamasını istiyor. Bu da Suriye tarafından kabul edilmiyor.
Bir başka önemli anlaşmazlık noktası ise Golan Tepeleri’ne işgal yılları boyunca inşa edilen Yahudi yerleşimleri.
Suriye bu yerleşimlerin yıkılmasını istiyor.
İsrail kamuoyunun eğilimine bakıldığında İsraillerin Golan Tepeleri’nin geri verilmesine genel olarak karşı olduğu ve bu bölgenin stratejik önemi nedeniyle elde tutulması gereğine inandıklarını gösteriyor.