Aktifhaber
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
Aktifhaber
No Result
View All Result

Prof Şen, Cenevre’deki Türkiye Tribünali konusunda Erdoğan Yönetimini neden uyarıyor?

by aktifhabercom
September 24, 2021
Prof Şen, Cenevre’deki Türkiye Tribünali konusunda Erdoğan Yönetimini neden uyarıyor?
5k
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Bu Haberlerdeİlginizi Çekebilir

Cezaevindeki Tayfun Kahraman, İBB iddianamesinde ‘firari’ yazıldı

Cezaevindeki Tayfun Kahraman, İBB iddianamesinde ‘firari’ yazıldı

November 28, 2025
5k
Öcalan, heyeti uyarmış: Süreç başarısız olursa, darbe mekaniği devreye girer

Öcalan, heyeti uyarmış: Süreç başarısız olursa, darbe mekaniği devreye girer

November 28, 2025
5k

Cenevre’de birkaç gündür, tanık ifadeleri ve uzman raporları eşliğinde kapsamlı bir Türkiye Tribünali (Mahkemesi) sürmekte. Yargıçların önümüzdeki günlerde Türkiye’deki mevcut iktidarın uygulamaları ile ilgili hüküm vermesi bekleniyor.


Ahval’den Kemal Şahin’in haberine göre Mahkeme hakkında Prof. Dr. Ersan Şen: “… hiçbir resmiyeti ve mahkeme niteliği olmayan bu girişimin, neden … Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşandığı iddia edilen hukuka aykırılıkları dile getirdiği, bu konuda uluslararası kamuoyunda algı oluşturmanın masum bir istekten ibaret olup olmadığı hususu dikkatle takip edilmelidir.” diyerek aslında mahkemenin resmi mahiyetinin olmamasının çok da önemli olmadığını, yaptığı işin mahiyetinin önemli olduğunu hükümete duyurmuş oldu.

Üç gündür mahkemeyi izliyorum. Kürsüye davet edilen mağdurları dinliyorum, bir insan olarak insanlığımdan utanıyorum. Mağdurla özdeşleşiyor, onun yaşadıklarını ben de yaşıyorum. 


Mahkeme önüne gelen işkence vakaları, özellikle 15 Temmuz hadisesinden sonra Türkiye’de gerçekleşen vakaların belki yüzde biri kadar bile yok. Zira işkence mağdurları, eşleriyle, çocuklarıyla tehdit ediliyor, konuşmaları engelleniyor. Binlerce vaka böylece gün ışığına çıkarılmayı bekliyor. 

Tribünal bunun önünü açıyor. Türkiye’de mevcut otoriter rejimin koruması altında işkence yapan kamu görevlilerine evrensel yargı yetkisini hatırlatıyor. Mağdurlar için bir ümit, işkenceciler için bir kabusa dönüşüyor. 

Bu yüzden Prof Şen, “tribünalin amacına” dikkat çekiyor, hükümeti uyarıyor.  

Zira, “başı döndü, merdivenden düştü, yaralandı, öldü” savunmasının başsavcıları ikna etmesinin işkencileri kurtarmayacağını ihtar ediyor, tribünal. 

AYM, (örneğin, Eyüp Birinci kararında) mağdurun öldürülesiye dövüldüğü, “işkence” vakasına “kötü muamele” deyip geçiyor ve 4 bin euroya mağdurun yaşadıklarını satın alıyor. 

Bu arada işkenceciler, rejim tarafından ödüllendirilmeye, terfi ettirilmeye devam ediyor. AYM, bu türden vakaların uluslararası toplum önüne götürülmemesi için sadece bir aparat oluyor. 

Mahkeme yargıçları uluslararası alanda saygın hukukçulardan oluşmakta. Bir çoğu  uluslararası (üç yargıç, AİHM eski yargıçlarıdır) ya da ulusal yüksek mahkemelerde yargıçlık yapmış isimlerdir. 

Yargıçlar, Mahkemedeki fonksiyonlarından dolayı hiçbir ödeme almıyor. 

Böyle bir girişimi engellemek için Türk hükümetinin günlerce süren bütün çabalarının neden sonuçsuz kaldığının yanıtını da herhalde mahkemenin bu özelliğinde aramak gerekir.  

Mahkeme bu faaliyetiyle neyi hedeflemekte? Mahkeme aslında amacını, başlığın altına yerleştirdiği bir sloganla ilan etmiş: “Çünkü sessiz kalmak, temel insan haklarının en büyük düşmanıdır” diyerek. 

MİT tarafından yurtdışından kaçırılarak Türkiye’ye getirilenler, günlerce, haftalarca, kimi zaman da aylarca işkenceye tabi tutuluyor. Bu müptezel hukuksuzluklar yurt dışından kaçırmalarla sınırlı kalmıyor; sokak ortasında, kimi zaman kameraların önünde insanlar siyah transporterlara bindirilip ortadan kaybediliyor. 

Kaçırılanların akıbetleri hakkında bilgi sahibi olamadan yakınları aylarca bekleyebiliyor. Sonra bir gün bu kişiler ya TEM şubede veyahut yargısal aşamaları dahi geçtikten sonra birden bir hapishanede ortaya çıkıyorlar. Vücutlarında işkence izlerinin açıkça görüldüğü fotoğrafları basına servis ediliyor. Dahası, uluslararası hukuku açıkça ihlal eden bu kaçırmalar, ülkenin en etkili ve tek yetkili ağzından büyük bir kahramanlık hikayesi olarak sunuluyor. 

Hayatı boyunca hiçbir şiddet eylemine karışmamış bir öğretmenin ülkeye getirilmesi için özel uçaklar ve bir yığın MIT ajanı seferber edililiyor. İşkence görüntüleri altında, “daha adil bir dünya mümkün” diyen riyakarlık bütün dehşetiyle ete kemiğe bürünüyor. 

Dünyaya, “hep kötüler kazanır”, mesajını veriyor. 

Türkiye, kötülüğün tekemmül edip en saf haliyle tecessüm ettiği bir ülke halini alıyor.

Türkiye’de işkence ve adam kaçırmaların tarihi eskilere gider. 1980 darbesi bu vakaların simgesel dönemlerinden biri, belki de en önemlisidir. Yüzbinlerce kişi gözaltına alındı, 171 kişinin ise işkence ile öldürüldüğü belgelendi. Bu kötü gelenek, kimi zaman şiddeti azalsa da hiç tükenmeden sürdü gitti. 

Özellikle 1990’lı yıllarda Kürt siyasetçiler ve aktivistler bu türden sistematik insan hakları ihlallerinin mağduru oldular; “beyaz Toroslar” Türk siyasi tarihinde kaçırmaların sembolü olarak yerlerini aldı. 

Bu eylemler hiçbir zaman iç hukukta cezalandırılmadığı gibi, insanlığa karşı işlenen suçlar çerçevesinde ele alınıp uluslararası arenaya da taşınamadı. Münferit AİHM kararları da yeterince etkili olamadı maalesef.

1980 darbesinde olduğu gibi bu kez, bir siyasi tarafından “Allah’ın lütfu” sayılan 15 Temmuz vakası sonrasında yüzbinlerce kişi hakkında terör soruşturması başlatıldı, aralarında akademisyenlerin, hakimlerin, doktorların, mühendislerin, mülki idare amirlerinin, askerlerin, polislerin, öğretmenlerin, öğrencilerin, ev kadınlarının bulunduğu yüzbinlerce kişi göz altına alındı, tutuklandı. 

Sulh ceza hakimlikleri kadar ağır ceza mahkemeleri ve temyiz mahkemeleri de bir Volksgerichtshof’a (Hitler’in Halk Mahkemesi), buralarda görev yapan yargıçlar da birer Roland Freiser’a dönüştüler. 

Reichstag yangını Hitler için ne ise, 15 Temmuz “Allah’ın lütfu” da Erdoğan ve ortakları için o oldu. Yargılamalar da birer “show trial”a (sonucu önceden belli göstermelik yargılamalar) dönüştü. 

Ne polis, ne de yargı mercileri şüpheli ya da sanığın yasalara göre bir suç işlemiş olup olmadığını araştırdılar. Zira onlar için silahlı terör örgütü ilan ettikleri cemaatle bir ilgisinin bulunup bulunmadığını tespit etmek yetiyor. 

Başka bir deyişle aldıkları talimat, etkin pişmanlık adı altında itirafçı olmayan cemaat mensuplarını tamamen imha etmek oluyor. Hatta oluşturulan “FETO diskuru” çerçevesinde cemaat mensubu olmayan hükümet muhalifleri de aynı torbada kolayca eritiliyorlar. 

Cemaate karşı hep mesafeli, hatta karşı olmuş Cumhuriyet gazetesi yazarları, Sözcü yazarları da “FETO torbası”nda kaybediliyor, hırpalanıyorlar.

Bugün bu görevi duraksamadan icra eden güvenlik ve yargı bürokrasisi, yaptıklarının insanlığa karşı suç oluşturduğunu bilse de bundan sorumlu tutulmayacaklarını düşünmekte. 

Cezanın çok şiddetli olması, yakalanma riskinin olmadığı ya da çok düşük olduğu bir yerde suçluları caydırmadığı gibi Türkiye’deki güvenlik ve yargı bürokrasisi de ağır ve sistematik hak ihlallerini hiçbir endişe duymadan sürdürüyor. 

Hükümet, AİHM’nin “derhal tahliye edilmeliler” dediği Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Anayasa Mahkemesi üyeleri Alparslan Altan ve Erdal Tercan gibi kişileri içerde tutmaya devam ederek, taraftarlarına ve bürokrasiye “kimse bize talimat veremez, nerede kaldı bizden hesap sormak” mesajıyla evrensel hukuka direnişini sürdürüyor. 

Türkiye Tribünali (Mahkemesi) Avrupa Konseyi üyesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) taraf bir devletin hükümeti tarafından gerçekleştirilen sistematik insan hakları ihlallerinin “insanlığa karşı suç” boyutuna ulaşıp ulaşmadığını araştırmakta. 

Rejimin kullandığı güvenlik ve yargı bürokrasini, “işlediğiniz suçlar, uluslararası kamu düzenini ihlal ediyorsa bunun hesabını ‘evrensel yargı yetkisi’ çerçevesinde verirsiniz” diyerek uyarıyor.

Prof Şen gibilerin baktığı yerden (hukuki pozitivizm) ise, kendi ulusal düzleminde Hitler’in “Halk Mahkemesi” (Volksgerichtshof) ve onun verdiği kararlar  gibi uygulamalar tamamen yasaldır. 

Bu bakış açısı hukuku salt egemen iradeye ve forma indirger. 

Halbuki, bir hukuk normunun biçimsel keyfiyeti kadar, içeriği (qualité) de önemlidir. 

Türkiye Tribünali biçimsel olarak bir mahkeme olmasa da nitelik olarak bir ad hoc mahkemedeki tüm özellikleri içinde barındırıyor. 

Mahkeme heyetinin çalışmaları, uluslararası hukukun normatif kaynakları arasındadır. Mahkemenin vereceği karar ve yayınlayacağı rapor, herhangi bir sivil toplum kuruluşunun ya da devletin yayınlayacağı rapordan çok daha yüksek bir “normatif değere” sahip olacaktır.

Nihayet Türkiye Tribünali, uluslararası kamu düzeninin temelini oluşturan erga omnes (herkesi ilgilendiren) kuralların ihlal edilip edilmediğini tespit ediyor. 

Herhangi bir ad hoc Birleşmiş Milletler mahkemesi gibi delil topluyor ve kayda geçiriyor. Bu kayıtları canlı olarak uluslararası toplumla paylaşıyor. Sonrasında daha etkin biçimde paylaşmaya hazırlanıyor. 

Bu durum ise, Türkiye’de mutlak bir keyfilik içerisinde insanlığa karşı suçlar işleyen emniyet ve yargı mensuplarının – ve elbette onlara zımni/açık talimat verenlerin – cezasız kalmayacakları konusunda epeyce ümitvar olmamızı sağlıyor.

ShareTweet
Previous Post

Tasarruf genelgesi unutuldu: Aile Bakanlığı her biri aylık 25 bin liraya 10 araç kiraladı

Next Post

30 günlük bebeğe Covid-19 aşısı yapan sorumlular hakkında soruşturma

İLGİLİHABERLER

Cezaevindeki Tayfun Kahraman, İBB iddianamesinde ‘firari’ yazıldı
GÜNDEM

Cezaevindeki Tayfun Kahraman, İBB iddianamesinde ‘firari’ yazıldı

November 28, 2025
5k
Öcalan, heyeti uyarmış: Süreç başarısız olursa, darbe mekaniği devreye girer
GÜNDEM

Öcalan, heyeti uyarmış: Süreç başarısız olursa, darbe mekaniği devreye girer

November 28, 2025
5k
11. Yargı Paketi’nin ayrıntıları: Türkiye’de mahkeme kararı olmadan içerik kaldırılabilecek, direnç gösterenlere bant daraltma uygulanacak
GÜNDEM

11. Yargı Paketi’nin ayrıntıları: Türkiye’de mahkeme kararı olmadan içerik kaldırılabilecek, direnç gösterenlere bant daraltma uygulanacak

November 28, 2025
5k
Ankara’da gıda zehirlenmesi şüphesiyle 154 kişi hastaneye kaldırıldı
GÜNDEM

Ankara’da gıda zehirlenmesi şüphesiyle 154 kişi hastaneye kaldırıldı

November 27, 2025
5.1k
AKP’li Şamil Tayyar ‘İmralı notları’nı ballandıra ballandıra anlattı: Bahçeli’ye selam göndermiş
GÜNDEM

AKP’li Şamil Tayyar ‘İmralı notları’nı ballandıra ballandıra anlattı: Bahçeli’ye selam göndermiş

November 27, 2025
5k
11. Yargı Paketi: Kadın cinayeti failleri, tecavüzcüler ve torbacılara tahliye yolu açıldı
GÜNDEM

11. Yargı Paketi: Kadın cinayeti failleri, tecavüzcüler ve torbacılara tahliye yolu açıldı

November 27, 2025
5.1k
Daha Fazla Haber
Almanya içten yanmalı motor yasağını gevşetmek istiyor

Almanya içten yanmalı motor yasağını gevşetmek istiyor

November 28, 2025
5k
‘Zayıflama kahvesi’ az kalsın can alıyordu: 1,5 ay hastanede kaldı

‘Zayıflama kahvesi’ az kalsın can alıyordu: 1,5 ay hastanede kaldı

November 28, 2025
5k
İstanbullular su faturasını dijital olarak kendisi oluşturabilecek

İstanbullular su faturasını dijital olarak kendisi oluşturabilecek

November 28, 2025
5k
Mehmet Ali Ağca Papa’yla görüşemedi

Mehmet Ali Ağca Papa’yla görüşemedi

November 28, 2025
5k
Kadınların gözdesiydi: Seramik devi iflas etti

Kadınların gözdesiydi: Seramik devi iflas etti

November 28, 2025
5.1k
AKP’de istifa depremi! Zehir zemberek sözlerle görevi bıraktı: ‘Koltuk hırsı bürümüş kişiler tarafından…’

AKP’de istifa depremi! Zehir zemberek sözlerle görevi bıraktı: ‘Koltuk hırsı bürümüş kişiler tarafından…’

November 28, 2025
5.1k
Lisedeki öğretmeniyle yasak aşk yaşadı: Birlik olup matematik öğretmenini öldürdüler

Lisedeki öğretmeniyle yasak aşk yaşadı: Birlik olup matematik öğretmenini öldürdüler

November 28, 2025
5.1k
Ehliyetine el konulunca Boğaz Köprüsü’nden atladı

Ehliyetine el konulunca Boğaz Köprüsü’nden atladı

November 28, 2025
5.1k
Bu televizyon tam 1 milyon 381 bin TL

Bu televizyon tam 1 milyon 381 bin TL

November 28, 2025
5.1k
CHP Parti Meclisi 80 kişiye çıkıyor, gölge kabine Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’ne bağlanıyor

CHP Parti Meclisi 80 kişiye çıkıyor, gölge kabine Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’ne bağlanıyor

November 28, 2025
5k
The Economist yazdı: Hakemler bahis sitelerinde; Türk futbolu siyaseti kadar kirli

The Economist yazdı: Hakemler bahis sitelerinde; Türk futbolu siyaseti kadar kirli

November 28, 2025
5k
Ulusal Muhafız saldırısı sonrası: 19 ülkeye ‘green card’ soruşturması başlatıldı

Ulusal Muhafız saldırısı sonrası: 19 ülkeye ‘green card’ soruşturması başlatıldı

November 28, 2025
5k
Yeneroğlu: Haksız yere terörden yatanlar ikinci kez cezalandırıldı

Yeneroğlu: Haksız yere terörden yatanlar ikinci kez cezalandırıldı

November 28, 2025
5k
Saraçhane davasında tüm sanıklara beraat kararı verildi

Saraçhane davasında tüm sanıklara beraat kararı verildi

November 28, 2025
5k
Papa 14. Leo: Türkiye’deki kiliseler tohum gibi verimli

Papa 14. Leo: Türkiye’deki kiliseler tohum gibi verimli

November 28, 2025
5k
Aktifhaber

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.

MENU

  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.