HDP’nin eş zamanlı Edirne ve Hakkari’den Ankara’ya başlattığı “Demokrasi yürüyüşü” polisin ablukası ve engellemelerine rağmen sürüyor. Yürüyüşün Hakkari kolu, Diyarbakır’dan yoluna devam ederken, Edirne kolu ise İstanbul’daki temaslarını sürdürüyor.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan Sultanbeyli’deydi. Yarın Ankara’da deklarasyon açıklayacaklarını belirten Buldan “Farklı etkinliklerle yürüyüşü devam ettireceğiz. Bu yol uzun bir yol. Bu yolun sonunda barış, demokrasi ve adalet var” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü” kapsamında İstanbul Sultanbeyli’de konuştu. “Halkımızla bir araya gelmemize sizin faşizm koşullarınız engel olamaz” sözleriyle yürüyüşlerine dönük engellemelere tepki gösteren Buldan, bu engellemelerin Anayasaya aykırı olduğunu vurguladı. Her şeye rağmen halkla bir araya geleceklerine dikkati çeken Buldan, “HDP’nin darbeye karşı yürüyüşünü hiçbir şekilde hiçbir şartta engelleyemeyeceksiniz. Biz bu ülkede barışın, demokrasinin ve özgürlüklerin teminatıyız. Biz demokrasiyi ve barışı savunan partiyiz” dedi
Kandıra Cezaevi’ne hareket edeceklerini belirten Buldan, partilerinin tutuklu milletvekilleri, belediye eşbaşkanları ve üyelerinin isimlerini tek tek saydı. Buldan, saydıkları isimlerle dayanışma içerisinde olduklarını bir kez daha göstereceklerini vurgulayarak, “Haksız bir şekilde iradeleri gasp edilmiş milletvekillerimiz ve eşbaşkanlarımızın cezaevlerinde haksız bir şekilde tutulduklarını biliyoruz. Bu hukuksuzluklara karşı başlattığımız yürüyüşümüz amacına ulaşacaktır. Arkadaşlarımız özgür kalana kadar yürüyüşümüz devam edecektir” dedi.
Kendilerine gösterilen ilgiye ve yürüyüşlerinde emekleri olanlara teşekkür eden Buldan, şunları söyledi:
“Demokrasi yürüyüşümüzü yarın Ankara’da tamamlıyoruz. Ankara’da belirli bir yerde, bir deklarasyonla birlikte yürüyüşümüzü tamamlayacağız. Ancak bu yürüyüşü sonlandırmayacağız. Farklı etkinliklerle sizlerle bu yürüyüşü devam ettireceğiz. Bu yol uzun bir yol. Bu yolun sonunda barış, demokrasi ve adalet var.”
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), 15 Haziran’da iki koldan Ankara’ya doğru başlattığı “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü”nün Hakkari kolu, Diyarbakır’daki programlarını tamamladı. Çok sayıda milletvekilinin de aralarında bulunduğu partililer, yürüyüşlerine devam etmek için kent çıkışında bulunan bir petrolün önünde bir araya geldi.
Burada toplu fotoğraf çektirmek isteyen milletvekillerine polisler engel olmaya çalıştı. Bunun üzerine partililer ile polisler arasında tartışma yaşandı. Tepki gösteren HDP’li vekillerin etrafı polislerce sarıldı. Basının görüntü almasına engel olunurken, vekiller de bu durumu alkışla protesto etti.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü”nün dün Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda yaptığı etkinliğine katılan yurttaşlar, büyük heyecan yaşadıklarını dile getirdi. Yurttaşlar, AKP ve MHP iktidarının gerçekleştirdikleri zulümleri tek tek sayarak, asla boyun eğmeyeceklerini, direnerek zafere ulaşacaklarını söyledi.
Amed’den, İstanbul’dan #HepBirlikte yürüyoruz. Yürüyüşümüz umudu yayıyor, cesareti bulaştırıyor. Yarınları aydınlatacak olan irade buradadır. pic.twitter.com/WjB2amtbIk
— HDP (@HDPgenelmerkezi) June 18, 2020
Nusrettin Barak (67) isimli yurttaş, 12 Eylül askeri darbesinin tanığı olduğunu ifade ederek, Deniz Gezmiş’le yürüyen 68 kuşağından olduğunu belirtti. Barak, HDP’nin yürüyüşünün yarattığı coşkuyu şu sözlerle tarif etti:
“1 Mayıs 1977’de grevdeydik. O gün Denizlerle 6. Filoya karşı nasıl ki, büyük bir şevk, neşe, heyecan varsa, bugün de aynı durum yaşanıyor.”
Kürt halkının üzerindeki baskılar, belediyelere atanan kayyımlar, milletvekillerinin ve siyasetçilerin tutuklanmalarına dikkati çeken Raife Çırık da “Onlar da ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bizim üzerimize geliyorlar. Çocuklarımızı öldürüyorlar. Cenazemizi vermiyorlar. İçleri rahatlamıyor. Cenazeleri kutulara koyuyorlar yine içleri rahatlamıyor. Bunu asla unutmayacağız. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Onlar ne kadar bizim üzerimize gelirlerse biz de o kadar direneceğiz. Kimse korkacağımızı sanmasın. Evimizde oturmayacağız” diye belirtti.
“HDP’nin direnişini olumlu görüyorum” diyen Çırık, “İnşallah kazanacağız. İstedikleri kadar saldırsınlar biz azalmıyor, çoğalıyoruz” ifadelerinde bulundu.
Yürüyüşü olumlu bulduğunu ancak geç yapıldığını belirten yurttaşlardan Aysel Özbey de “Bundan başka bir yol bırakmadılar bize. Hangi haksızlığı saya ım ki. Mezarlıkların yıkılmasını mı, cenazelerin kaçırılıp kutular içinde yol kenarına defnedilmesini mi, çocuklarımızı öldürüp posta ile bize gönderilmesini mi, vekilliklerin düşürülmesini söyleyeyim” dedi.
Yapılan baskı ve zulüm karşısında hiç pes etmediklerini ve mücadele edeceklerini dile getiren Özbey, Kürt halkına çağrıda bulunarak, “Birlik olun. Birlik olursak kazanırız. Dilimiz yasak. Çocuklarımız Kürtçe müzik dinlediği için katlediliyorlar. Bu yaşananlar dünyanın hiçbir yerinde yaşanmamıştır. En kısa zamanda barışın geleceğini temenni ediyorum. Çocuklarımız kendi dilleriyle büyüsün istiyorum” diye konuştu.
Saadet Abay isimli yurttaş da yürüyüşlerin engellenmesi için çıkarılan yasak kararlarını eleştirerek, tek taleplerini barış olduğunu ifade etti. Abay, “Başka istediğimiz bir şey yok. Önümüzde engel olmasınlar. Bizde bu memleketin insanlarıyız. Onların milletvekilleri nasıl serbest geziyorsa bizim vekillerimizde öyle serbest gezsin. Önümüze sürekli engeller çıkarmasınlar” diye tepki gösterdi.
Barış ve eşitlik talebiyle yürüyüşe katıldığını dile getiren yurttaşlardan Muhsine Saçan ise “Ama bakıyoruz ki ne barış var ne adalet var, ne de hukuk var” dedi. Kürt halkına yapılan zulüm hiçbir dinde ve inançta kabul görülmediğini söyleyen Saçan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tüm yolları kapatmışlar. Biz de buna karşı başkaldırdık. Hiçbir zaman da boyun eğmedik, eğmeyeceğiz de. Umuyorum ki bu yürüyüşümüz barışa, eşitliğe ve adalete vesile olur. Ama biz geç kaldık. Demirtaş tutuklandığında, belediyelere kayyım atandığında, Cizre ve Sur yakıldığında alanlara çıkmalıydık. O zaman alanlara çıksaydık bugün cezaevleri bu kadar dolu olmazdı. Yürüyüşümüz barışı ve eşitliği inşa etmek içindir. Hak, hukuk bir tek Erdoğan’ın sarayı için var. Kadınlar için, çocuklar için, tutuklular için hak yok. Biz de diyoruz ki o sarayı tanımıyoruz. Ne zulmünden, ne tankından, ne topundan korkmuyoruz. Erdoğan’dan asla korkmuyoruz. Ne yaparsa yapsın önümüz açıktır. Zafer bizimdir.”