Tutuklu işadamı Osman Kavala’dan mektup…
İstanbul’da 19 Ekim’de gözaltına alınan Kavala’nın, tutuklu ABD İstanbul başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz ile aynı soruşturma dosyasına dahil edildiği ortaya çıkmıştı.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 24 Ekim’de Meclis grubunda yaptığı konuşmada, Kavala için, “Türkiye’nin Soros’u dedikleri kişinin bağlantıları çıkıyor ortaya. Gereken hesabı soracağız” demişti.
Kavala, 1 Kasım günü ‘hükümet ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla tutuklanmıştı.
Kavala’nın avukatları aracılığıyla gönderdiği mektup şöyle:
“Kamuoyunun da bildiği üzere 1 Kasım’da tutuklandım ve iki ayı aşkın bir süredir Silivri 9 No’lu cezaevindeyim.
Gaziantep dönüşü, uçakta gözaltına alındığımda endişe duymadım. Benimle ilgili şüphelerin yersiz olduğunun hemen anlaşılacağına güvendim. Ama tutuklanmam ve tutuklanmama neden olan suçlamalar benim için şaşırtıcı oldu.
Tutuklanma gerekçesinde yer alan Gezi olaylarının organizatörü olduğum suçlaması, finansman sağladığım iddiasını da içeriyor. Hatırlanacağı gibi Gezi olaylarından sonra bu olayların dış kaynaklı olduğu ve yurtdışından mali kaynak sağlandığı iddiaları ortaya atılmıştı. 2014 tarihli bir gazete yazısında beni Gezi olaylarıyla ilişkilendiren bir istihbarat notu olduğundan da söz edilmişti. Daha sonra bu konuyla ilgili soruşturmayı yürüten kişi, 2015 yılında tutuklandı ve halen tutuklu olarak yargılanıyor. Sonuç olarak, bugüne kadar bu mesnetsiz iddialarla ilgili herhangi bir bulgu ortaya çıkmadı, bu konuyla ilgili olarak tek tutuklanan ben oldum.
Tutuklanma gerekçesinde beni Gülen cemaati ve 15 Temmuz darbe girişimiyle ilişkilendiren iddiaları daha da çok yadırgadım.
Hayatı boyunca darbelere karşı olmuş ve yıllardan beri Gülen cemaatinin devlet içerisindeki yapılanmasının olumsuzlukları konusunda kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışmış biri olduğum ortadayken, böyle bir suç iddiasının üzerime atılmasını büyük bir hayretle karşılıyorum.
Her halükarda, 12 Eylül’ü yaşamış ve o günlerin korkunç hatırasını unutmamış biri olarak, böyle bir teşebbüse girişen çevrelerle ilişkilendirilmem benim için son derece rencide edici. Bu konudaki haberlerle ilgili yasal yollara başvurduğumu belirtmek isterim.
Bu suçlamaların yersiz olduğunun erken bir vakitte anlaşılacağına inanıyorum. Ancak olağanüstü hâl sürecinin yargıdaki iklimi de etkilediğini ve tutuklama kararlarının bu etkiyi yansıtıyor olabileceğini düşünüyorum. Olağanüstü hâl dönemlerinde, şüpheliyi elden kaçırmama kaygısı mağduriyet yaratmama gereğinden ağır basıyor. Haksız yere tutuklananların bir an önce tahliye edilmesi beklenirken, son günlerdeki tek tip kıyafet yönetmeliği hazırlıkları gibi, masumiyet karinesini ihlal eden girişimlerin insanlar üzerindeki psikolojik etkisi dikkate alınmıyor.
Her şeye rağmen, yeni yılın demokrasi ve özgürlükler açısından daha iyi bir yıl olacağına dair inancım tam.
Gözaltına alınmamdan beri gerek açıklamalarıyla gerek mesajlarıyla destek olan herkese selamlarımı iletiyor ve sağlığımın yerinde oluğunu söylemek istiyorum. En yakın zamanda görüşmek ümidiyle.”