2 Şubat’ta kalp krizi geçiren yüzde 68 engelli Kazım Avcı, bugünkü açık görüşte ailesine sağlığının iyi olmadığını söyledi.
Gülen Hareketi’ne üyelik iddiasıyla yürütülen soruşturmalar kapsamında 14 Aralık 2015’te tutuklanan emekli müşavir Kazım Avcı (67), cezaevinde ölüme terk edildi. Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevinde hücrede tutuklu bulunan Kazım Avcı, 2 Şubat 2022’de kalp krizi geçirdi. Kişisel ihtiyaçlarını tek başına karşılayamadığı için yanına aynı cezaevinde tutuklu olan damadı verilen Avcı, ailesine iyi olmadığını söyledi.
“CEZAEVİNDE TEDAVİ OLMAM MÜMKÜN DEĞİL”
Bold’dan Sevinç Özarslan’ın haberine göre, bugünkü açık görüşte sırtındaki ağrının, parmaklarındaki uyuşukluğun devam ettiğini ifade eden Avcı, “Keşke tıkalı olan diğer damarlara da stent taksalarmış, ben rahatlayamadım. Kendimi iyi hissetmiyorum. Psikolojim çok bozuldu. Her an kalp krizi geçireceğim zannediyorum, uyursam uykuda fenalaşırım diye sürekli endişe ediyorum. Uyku problemi yaşıyorum, uyku ilacı almaya başladım.” dedi.
Aynı zamanda yüksek tansiyon ve şeker hastası olan Avcı, “Tansiyonum çok dengesiz. Tansiyon düşürücü ilaç kullanıyorum ama buna rağmen akşam tansiyonum yükseldi. Sabah da normalden daha da düştü. Felç geçireceğim diye korkuyorum. Cezaevinde tedavi olmam mümkün. Beni unutmasınlar burada” diye konuştu.
UZUN YILLAR MEB’TE GÖREV YAPTI
Uzun yıllar Milli Eğitim Bakanlığı’nda şube müdürlüğü yapan Kazım Avcı, en son TBMM’de Kültür Bakanlığı’na bağlı olan Milli Saraylar Daire Başkanlığı’nda müşavir olarak görev yapıyordu. 15 Temmuz’dan 6 ay önce tutuklanan ve İlhan İşbilen, Hidayet Karaca, Alaeddin Kaya ile aynı dosyada yargılanan Avcı, Anayasa’yı ihlale teşebbüs ettiği iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis hapis cezasına çarptırıldı.
Oysa Kazım Avcı Nisan 2018’de, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında yaptığı savunmasında tüm iddiaları reddetmiş, kendisini ‘topal’ diye itham eden savcıya da tepki göstermişti:
“2,5 senedir tutuklu olmamın tek sebebi Fethullah Gülen’le akrabalığımdır. Bunun dışındaki iddialar sağdan soldan toplama, tutarsız iddialardır. Burada olmamın sebebi budur. Kazım Avcı gibi bir vatandaşın burada yargılanması kumpastan başka bir şey değildir… Maşallah, savcı mütalaaya topal olduğumu yazmış. Bana hakaret etme hakkını nereden alıyorsunuz? Kendimi sakat falan görmüyorum. Kafam çok sağlam. İlk defa yalancı, sahtekar, müfteri birisinin ‘cemaatte ona topal Kazım diyorlar’ sözü mütalaaya yazılıyor. Biri bana bunu açıktan söylese ağzını yırtardım. Savcı cübbesiyle bunu buraya yazmak hiç doğru değil. Kötü söz sahibinindir. Türkiye Cumhuriyeti savcısının, bana hakareti koymaması gerekiyordu.”
KHK ile kapatılan Mehmet Akif Kültür Derneği’nin kurucusu olduğu için vakıf, dernek sorumlusu olduğu iddiasıyla da 17 yıl 4 ay hapis cezası verilen Avcı, savcının “Mehmet Akif’i Fethullah Gülen kitaplarıyla mı anlatıyorsun?” sorusuna da “Safahat’la anlatıyorum” diye cevaplamıştı.
TREN KAZASINDA BACAĞI KOPTU
12-13 yaşlarında geçirdiği bir tren kazası nedeniyle sol ayağı tamamen kopan ve bastonsuz yürüyemeyen Avcı, 2018’de ‘tehlikeli tutuklular’ kategorisine konularak hücreye atıldı. Bir ay tek başına kalan Avcı’nın kişisel ihtiyaçlarını gideremediğini gören cezaevi yönetimi yanına damadını verdi. TV’nin yasak olduğu bir ortamda yaşamaya çalışan Avcı, günde sadece 1 saat havalandırmaya çıkarılıyor.
Yüzde 68 engelli olmasının yanı sıra, kalp, şeker ve yüksek tansiyon hastalıkları bulunan, prostat kanseri riskiyle karşı karşıya olduğu için tetkikleri devam eden Avcı, şubat ayının başında kalp krizi geçirdi. Ailesinin verdiği bilgiye göre ana damarı tamamen tıkanmıştı.
Avcı önce cezaevi içindeki kampüs hastanesine kaldırıldı. 4 saat sonra ise Ankara Şehir Hastanesi’ne sevk edildi. Ancak dört saat boyunca kalbine yeterli derecede kan gitmediği için artık kalbinin tamamı çalışmıyor. Yanında refakatçiye bile izin verilmeden 4 gün yoğun bakımda kalan Avcı taburcu edilip tekrar cezaevine gönderildi.
KALORİFERLER YANMADIĞI İÇİN KALP ZARI İLTİHABI OLDU
Ailesinin verdiği bilgiye göre kaloriferler yanmadığı için Aralık 2021’de kalp zarı iltihabı geçiren Avcı o dönemde de hastaneye kaldırıldı: “Şeker, yüksek tansiyon hastası zaten. Soğuk cezaevi koşulları. Aralık ayının sonunda hala kaloriferler yanmamıştı. O dönemde de kalp zarı iltihabı geçirdi. Soğuk sebebiyle oldu. O kadar kötü olup hastaneye kaldırılınca o korkuyla kaloriferleri yaktılar. Hastaneye yatırmak istediler ama korona vakaları yüksek seviyeye çıktığı için yatış vermediler. Cezaevinde toparlanmaya çalıştı.”
“MUĞLA VE BEKMEZCİ’NİN ÖLÜMÜNDEN SONRA İŞLEMLERİ HIZLANDIRDILAR”
Geçen hafta pazartesi günü sağlık raporu için Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülen Kazım Avcı’nın tahliye edilmesi için tüm başvurular yapıldı, ancak henüz bir sonuç çıkmadı.
Yusuf Bekmezci ve Nusret Muğla‘nın ölümünden sonra hem cezaevinin hem de Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin işlemleri hızlandırdığını söyleyen aile yakını, “Yusuf Bekmezci ve Nusret Muğla’nın ölümü çok etkili oldu. İnsanların ölümünden bile medet umdurur hale geldik. Vicdandan öte büyük bir tedirginlik var. Cezaevi çok hızlı işlem yaptı, mahkeme hızlı bir şekilde rapor istedi. Cezaevi zaten kendisiyle ilgili çok tedirgin. ‘Acil butonuna bastığımda hemen başıma geliyorlar’ dedi. Biraz yaşından, ikincisi hastalıklarını biliyorlar, o yüzden tedirgin oluyorlar.” ifadelerini kullandı.