İthal mallardaki fiyat artışları alıcıları da, satıcıları da endişelendiriyor. Türkiyeliler satın alma kararlarını erteledikçe ya da tasarruffa yöneldikçe, satışlar düşüyor.
New York Times muhabiri Carlotta Gall, İstanbul’da ekonominin nabzını tuttu. Gall’ın aktardığına göre eski semtlerindeki apartmanının merdiveninde arkadaşlarıyla oturan Zerrin Yıldırım, mahalle pazarındaki sebze ve meyve fiyatlarından yakınarak, “emekli maaşım yetmiyor” diyor.
NYT’deki haber-analiz şöyle devam ediyor:
Türk Lirasının geçtiğimiz hafta %25 değer kaybetmesinin ardından tüm ülkede insanlar bir panik havasına bürünmüş durumda. Türkiye ile yaptırım uygulama kararı alan Amerika arasında yaşanan inatlaşma, ekonominin kötü yönetildiği endişesiyle zaten uzun süredir değer kaybetmekte olan Lira’daki düşüşü iyice hızlandırdı.
Cumhurhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her gün birkaç konuşma yaparak ekonomik krizi bir milli mücadele olarak sunuyor ve Lira’daki düşüşün suçunu yabancılara yüklüyor. Salı günü yaptığı son konuşmada Türkiyelileri Amerika’nın elektronik ürünlerini boykot etmeye davet etti.
Ancak sıradan vatandaşlara yavaş yavaş hakim olan paniğin, Erdoğan’ın milliyetçi çıkışlarının altını oymaya başladığına ilişkin bazı işaretler belirdi bile.
Emekli bir yoğun bakım hemşiresi olan 55 yaşındaki Yıldırım, ekonomik gerilemenin ve fiyat artışlarının Haziran seçimlerinden önce bile hissedilir olmasına rağmen, yine de gidip Cumhurbaşkanına oy veren insanları suçluyor.
“İnsanlar hep fiyatlardan şikayet ederler” diyor Yıldırım, “ama sonra gidip şikayet ettikleri adama oy verirler. Eskiden bu tiplere koyun derdik ama koyunlar aslında akıllıdır. Yağmur yağdığında ağacın altına saklanmazlar, ağıla giderler. Bu insanlar daha aptal. Yine gidip ona oy veriyorlar.”
Analistler Liradaki sert düşüşün etkilerinden birinin enflasyonun kontroldan çıkması olacağını söylüyorlardı ki bu dar ve orta gelirliler açısından ele geçen gelirdeki doğrudan bir kesinti anlamına gelir.
Istanbullu ekonomist Atilla Yeşilada, zaten %15 seviyesine ulaşmış enflasyonun önümüzdeki aylarda hızla yükseleceğini öngörüyor.
Yeşilada “Liradaki her %10’luk değer kaybı enflasyona %2 artış olarak yansır,” diyor ve ekliyor: “Enflasyon üç ay içinde %20 olacak. Bu da maaşınızın üçte birini kaybetmeniz anlamına gelir— çok büyük bir maliyettir.”
Erdoğan uzun süreden beri yüksek büyüme oranlarını muhafaza edebilmek için faiz oranlarının düşük tutulmasında ısrar ediyor ve enflasyonun faiz oranlarının artırılması yoluyla kontrol edilebileceği yönündeki yaygın kabul gören ekonomik anlayışı reddediyor. Türk Lirası Haziran ayındaki seçimlerden önce değer kaybettiğinde, çevresindeki üst düzey görevliler onu mütevazi bir faiz artışını kabul etmeye ikna etmişti.
Ancak Erdoğan o zamandan beri para politikalarının ve Merkez Bankasının kontrolunu kendi eline almak yönündeki kararlılığını açıkça ilan etti ve Lira’nın Cuma günü gördüğü sert düşüşten sonra bile faiz oranlarının artırılmasına direndi.
Bu ekonomiye, tam da yatırımcıların korktuğu türden bir müdahaleydi ve Amerika ile yaşanan inatlaşmadan çok önce, Lira’nın düşüşüne en büyük katkıyı yapan unsur da buydu.
Yeşilada “Bu işin sonuçları önümüzdeki Mart ayında yapılacak yerel seçimlerde Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisine zarar verebilir” dedi.
Son seçimlerde Erdoğan Cumhurbaşkanlığını kazanmış olsa da partisi tökezledi. Seçmenler yerel seçimlerde Erdoğan için önemli bir güç zemini olan partiye daha da büyük bir ceza kesebilir.
Erdoğan ise milliyetçi duruşunu vurgulayarak, ekonomik krizi siyasi bir avantaja çevirmeye çalışıyor.
Amerika Birleşik Devletleri ile Evanjelik Rahip Andrew Brunson ve tutuklu diğer Amerikan vatandaşları ve konsolosluk çalışanları üzerinden yaşanan ihtilafta, Cumhurbaşkanının muhalifleri de, şu ana dek onun yanında saf tutmuş durumdalar.
Türkiye ise Amerika’dan Pensilvanya’da yaşayan Fethullah Gülen’in iadesini istiyor.
Erdoğan’ın destekçileri milliyetçi mitingler düzenleyerek ellerindeki Dolarları Türk Lirasına çevireceklerini duyurdular. Ancak bunun gerçekten de yapılacağına pek inanan yok. Çoğu Türk, Liradaki değer kaybından korunmak için, tasarruflarını uzun süreden beri dövize çevirmiş durumda.
Erdoğan krizi şansı sayesinde de atlatabilir. Önümüzdeki hafta kurban bayramı ve Türkiye’de dokuz günlük tatil var. Bu süre zarfında bankalar kapalı olacak ve bu da hükümete toparlanmak için zaman verecek.
Yine de Erdoğan’ın Amerikan’ın elektronik ürünlerini boykot etme çağrısı ve Apple’ı hedef göstermesi, sosyal medyada alay konusu oldu. Tabii bunun bir sebebi de Cumhurbaşkanının kendisinin de iPhone kullandığının bilinmesi.
Erdoğan “Onların İphone’u varsa, öbür tarafta Samsung var, kendi ülkemizde Venus var, Vestel var,” dedi.
Ama iş o kadar kolay değil.
İstanbul’un en işlek piyasa caddelerinden birindeki bir elektronik mağazası sabah saat 11:30’da bomboştu. Dükkanın sahibi, 63 yaşındaki Suat Durnah, korkularını ve sıkıntılarını bir gazeteciye anlatabilecek olmanın heyecanıyla yerinden fırladı.
Durnah “Piyasa çok durgun” dedi, “daha yeni siftah yaptım.” Normalde bu saatte altı yedi satış yapmış olurmuş.
Dükkanda satılan hemen herşeyin Çin’den geldiğini ama malların parasının dolarla ödendiğini anlattı. Lira’nın değer kaybetmesi nedeniyle Türk Lirası üzerinden fiyatlar bu sene ikiye katlanmış, geçen seneyle kıyaslandığında ise üçe…
Durnah bir masa üstü telefonunu gösterdi: “Geçen sene bu telefon 28,40 Liraydı. Bugün 85,90 Lira.”
Siyasi analistler, Türkiyeli seçmenlerin ceplerinden vurulduklarında acımasız olabileceğini söylüyorlar.
İstanbul sokaklarında kaygı belirgindi. Restaurant ve kafe işletmecileri işlerinin, son üç yıldır, yani terör saldırılarının yabancı turistleri kaçırmasından bu yana, yarı yarıya azaldığından zaten yakınıyorlardı.
Artık başka işletmeler de ekonomik daralmanın etkilerini yaşıyorlar.
Ancak çok az insan bu yaşananlardan ötürü Erdoğan’ı suçluyor. Manav Sedat Eski’ye göre suçlu İngilizler. Bu Erdoğan’ın teşvik ettiği komplo teorilerinden sadece biri. Türk Lirası’nın değer kaybından sorumlu olanlar, Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen yabancı güçler…
Eski “Bütün zenginler paralarını gecenin saat ikisinde çekip İngiltere’ye taşıdılar. Türkiye’nin en zenginlerinin parası şimdi İngiltere’de. Peki onların ipleri kimin elinde dersin?” diyor.
Türk Lira’sının düşünden en çok yarar sağlayanlar yabancı turistler. Nişantaşındaki mağazalarda, birden bire ucuzlayan lüks tüketim mallarını satın almak için kuyruklar oluşmuş durumda.
Abdi İpekçi Caddesindeki Louis Vuitton mağazasının önünde, Dubai, Suudi Arabistan ve İran’dan gelmiş 25 turist sırada bekliyorlardı.
28 yaşındaki Amanda Ibrahim “epey alışveriş yaptım. Liradaki düşüş nedeniyle fiyatlar neredeyse %40 ucuzlamış durumda. Daha önce İsveç’teydim. Bir kaç gün önce burası oradan daha pahalıydı,” dedi.
İstanbul’daki Robert College’da çalışan Rachel York isimli bir Amerikalı öğrenci ise o kadar mutlu değildi.
York, “Yaz başında Türk Lirası üzerinden sözleşme yaptık. Ama şimdi pişmanız, çünkü maaşımızın neredeyse üçte birini kaybettik,” dedi.