Ekonomi yönetimi esasında rakamların değil, beklentilerin yönetilmesidir. Bunu da sadece umut vererek değil, nabzı tutarak yapabiliriz. Ciddi kurumların beklenti anketleri bu açıdan büyük önem taşır.
Bu sebeple, Merkez Bankası’nın 65 katılımcıyla gerçekleştirdiği anketler hep ilgimi çekmiştir. Reel sektör, finansal sektör temsilcileri ve profesyonellerden oluşan grubun beklentileri, yıl başından yıl ortasına doğru giderek değişir. Nihayetinde gerçekleşmeye çok yakın bir seviyeye gelir.
Her ne kadar Merkez Bankası yıl sonu enflasyonunu % 15 civarlarında öngörüyorsa da, Mayıs ayında ankete katılanlar yıl sonu TÜFE beklentisini %16.23’ten % 16.68’e yükseltmişler. Katılımcılar 12 ay sonrası TÜFE beklentisini %15.38’den % 15.48’e çıkarmışlar.
Aylık beklentilerde ise oldukça çarpıcı bir durum var. Bir önceki anket döneminde % 1,12 olan mayıs ayı TÜFE beklentisi, bu anket döneminde % 1,48’e yükselmiş.Haziran ve temmuz ayları TÜFE beklentileri ise sırasıyla % 1,10 ve % 0,96 olmuş. Bu durumda hafta başında “enflasyon sert düşüş olacak” söyleminin iş dünyasında yankı bulmadığı söylenebilir.
“Hala vakit varken, beklentileri doğru yönetmek lazım..”
Neyse ki, uzun vade için iş dünyası umudunu koruyor. Ankete katılanların 24 ay sonrası TÜFE beklentisi de % 12,06’dan % 12,34’e yükselmiş ama düşüş beklentisi canlı duruyor. Şunu hatırlatayım, yıl başında bu beklenti % 11.9 civarındaydı. Yani az da olsa beklentilerde bozulma var.
Büyüme tarafında hala pozitif beklenti var ama eskisine göre daha mütevazı bir seviyede. Ankette yıl sonu büyüme beklentisi % 0,3’e gerilemiş durumda. Bir önceki ankette beklenti % 0.6 idi. 2020 yılına ilişkin büyüme beklentisi ise % 2,9’dan % 2,8’e düşmüş ama hala IMF ve OECD beklentisinden yüksek.
Özetle, anketteki beklentilerde bozulma var ama hala iş dünyasını gelecekle alakalı umudunu koruyor. Açıkçası ben de en başından beri enflasyonun kolay kolay düşmeyeceğini, ancak küçük de olsa pozitif bir büyüme ile yılı bitirme ihtimalimiz olduğunu, Dolar/TL’de ise yükselişin adım adım devam edeceğini düşünüyorum.
Şu anda bile problemlerin kontrol edilebilir düzeyde olduğunu söyleyebilirim. Kamu Maliyesinden Büyümeye, Enflasyondan Faizlere, Dış Ticaretten İç Pazara, Tarımdan Madenciliğe kadar her yerden neşesiz mesajlar geliyor. Buna rağmen, akılcı ve sakin adımlarla problemleri çözebiliriz.
Önemli not: ABD’nin Türkiye’den satın alınan çelik için uygulanan vergiyi %50’den % 25’e indirmesi önemli bir adım. Bu örnek gösteriyor ki, korumacı önlemler sonsuza kadar sürmez. Ekonomik etki analizi yapıldıktan sonra gerekli sonuç vermişse, tarifeler eski haline geri getirilir. Bu arada, ABD geçen hafta “Türkiye’nin artık ihtiyacı yok” diye GPS’den çıkardı. Yani her uygulamanın bir süresi var. Ancak Türkiye’de tüm uygulamalar neredeyse “süresiz” yapılıyor. Başkalarının dış ticaret rejimine eleştiri getirirken, kendi yanlışlarımızı göz ardı etmeyelim.
Bu yazı Emre Alkin’in kişisel blogundan alınmıştır.