Demirören Medya Grubu Başkanı Mehmet Soysal, son günlerde art arda yazdığı yazılarla medyanın halinden şikayet ediyor bir yandan da iktidardan çeşitli taleplerde bulunuyordu.
“Demirören grubu devletten para kazanmasını garantiye alacak “hukuki altyapı” ve “iş çerçevesi kısıtlaması” istiyor. Soğanın cücüğüne operasyon yapan devlet, sizi mi kıracak?
Şu yapılamayanları Demirören grubunun niye yapmadığı meçhul mesela: Okuyucu ve seyirciyi göz ardı etmemek. Araştırma geliştirme birimleri kurmak. Medyadan kazandığını medyaya yatırmak. Günü kurtarmaya kalkmamak. Okuyucuları ve seyircileri farklı kampa bölmemek. Farklılıklar üzerinden hassasiyetleri kaşımamak, zaaflara hitap ederek dengesiz yayıncılık yapmamak… Kimin neye inandığıyla ilgili değil, neyin doğru olduğuyla daha ilgili olmak. Siyasetteki tüm gelişmeleri aktarmak ama propagandasını yapmamak…
Yapın, elinizi tutan mı var? Yoksa, var mı?”
Topuz, Soysal’ın, “Geleneksel medya ile sektörün temsilcilerinin bir araya gelmesi” isteğine, “Kim bir araya gelecek meselesi şu cümlede en sarih halinde” yanıtını verdikten sonra Demirören Medya’nın asıl isteğini şöyle özetliyor:
“Televizyon üretimi yapan şirketler kutu satarak toptan yayıncılık yapan platformlarla, mobil şirketleriyle; yapımcı firmalar reklam ve piar ajanslarıyla bir araya gelip ortak çözümler üretilmeli.”
Bu dev zirveye davet edilen mobil şirketleri, reklam ve PR ajansları “çözümün” değil sorunun parçası değil miydi peki? Şimdi nasıl çözümün parçası olacaklar? Var bir yolu, oraya gelmeden bir örneğin üstünde az duralım:
“Almanya modeli gibi televizyonları izlemenin bir ücreti olmalı.” Yani? Televizyonlarınızı izlemeyi ücretli yapın, şifre falan, engel yok ki. Ha, izlemezler o başka! Önce şunu belirtmek lazım: Almanya’da devlet yayıncılığını desteklemek için vergi alınıyor, ama özel şirketlere değil! Yani, şifreyle filan içerik satmaya cesaret ederseniz, yapabilirsiniz. Fakat devlet size kamu yayıncılığını desteklemek için aldığı vergiyi aktarmaz. “Almanya gibi ücretli olsun”dan kasıt ne o zaman?”
Topuz, Soysal’ın, ‘hukuki altyapı’ talebi ile ne çalışanı ne de ifade özgürlüğünü, ne editoryal bağımsızlığı temin edecek bir altyapı arayışı içinde olmadığını aksine düğümü çözecek hukuki altyapıdan kastın, grubun konvansiyonel (ve dijital) medyadaki başarısızlığını örtüleyecek, zarar etmesini engelleyecek, reklam veren, mobil şirketleri ve PR şirketleri ile beraber para kazanmasını sağlayacak bir düzenleme’ olduğuna değindi ve ekledi:
“Köprüye, kanalizasyona kazanç garantisi veren iktidar, toplantılarına katıldığı medyasını korur elbet! Yeter ki kronik muhalefet hastalığını terk edin, kronik iktidar sağlığına kavuşun. Hem ne demişler, isteyenin bir yüzü kara… Soğanın cücüğüne operasyon yapan devlet sizi mi kıracak?”