Bir ülkenin kaderiyle Emine Erdoğan için oynanıyor.
ABD İstanbul Başkonsolosluğu çalışanlarından Mehmet Topuz’un 4 Ekim’de, ‘Siyasi ve askeri casusluk’, ‘Anayasal düzeni bozmaya teşebbüs’, ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla tutuklanması sonrası Amerikan Büyükelçiliği karara sert çıkmış ve çalışanlarının hukuka dayalı bir mahkeme yerine medyada yargılanmasından duydukları büyük rahatsızlığı dile getirmişti.
Topuz, 17-25 Aralık dosyalarının bir kumpas olduğunu ortaya çıkarmaya çalışan soruşturma kapsamında tutuklanıyor. Suçlama, Topuz’un dönemin savcılarından Zekeriya Öz ve eski polis müdürleri ile irtibatlı olması. Topuz, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Yani, suçlamada ne 15 Temmuz var ne darbe girişimi. Aslında dosya üzeri kapatılan 17-25 Aralık dosyası. Tuhaf olan, aradan geçen 4 yılın ardından polisin Topuz’un suç sayılacak(!) bu irtibatına yeni ulaşmış olması.
Obama dönemin son zamanlarında giderek gerilen ABD-Türkiye ilişkileri, Trump’un göreve gelmesiyle Erdoğan cephesinde sevinçle karşılanmıştı. Erdoğan, Trump’la anlaşabileceğini hesaplamıştı. 15 Temmuz yaşanmış, Erdoğan her fırsatta ABD’den F.Gülen’in iadesini istemiş, Amerikan yargı düzenine Trump’ın sözünün geçeceğini düşünmüştü. Erdoğan’ın asıl tedirgin olduğu ve çok titiz takip ettiği asıl konu ise Rıza Zarrab dosyası idi. Nitekim, Trump’un Zarrab davası savcısı Pret Bharara’yı görevden alması ile Erdoğan tarafında bir ümit doğdu ve hem lobi, hem avukatlık anlaşmalarını arttırmıştı.
Ancak Amerikan yargısı Zarrab dosyasının takibini gevşetmeyip daha da sıkı tuttu, Türkiye’de kadük bırakılan 17 Aralık soruşturmasını dosyaya dahil etti ve Halk Bank Genel Müdür Yardımcılarından Hakan Atilla’yı da aynı soruşturma kapsamında New York’ta tutuklayıp sanık sandalyesine oturttu.Eski bakanlardan Zafer Çağlayan ve Halk Bank eski Genel Müdürü Süleyman Arslan dosyaya sanık sıfatıyla dahil edildi. ABD’ye giderlerse tutuklanacaklar.
Erdoğan’ın KHK’lar ile kendisine ‘yabancı devletlerle tutuklu takası yapabilir’ yetkisi vermesinin ardında tamamen bu dürtü yatıyor. Yabancı devletlerden hukuki yollarla elde edemediği sonuçları o ülkelerin vatandaşlarını tutuklayarak şantaj yapıyor. Rehin, esir takası yoluyla sorunları aşabileceğini hesaplıyor. Tabi burada en büyük tehlike, işin ucunun kendisine dayanacağını hisseden Erdoğan için Zarrab davasında çıkacak karar.
Davanın esastan juri önünde görüşülmeye başlayacağı 27 Kasım öncesi Erdoğan cephesinde gerginlik hat safhada. Vizelerin karşılıklı askıya alınmasına kadar giden son kriz öncesinde yaşananlara bakıldığında akıllara Erdoğan kendisi için Türkiye’yi feda mı ediyor sorusu geliyor.
Zarrab davası, 26 Eylül günü New York mahkemesinde hakim Berman öncülüğünde görüldü. Mahkemede, savunma ve iddia makamlarının talepleri ele alındı. 30 Ekim’e kadar Savunma’nın gerekli belgeleri dosyaya koyması için zaman verildi, 27 Kasım’da juri önünde esastan duruşma başlayacak.
EMİNE ERDOĞAN’IN RESİMLERİNİ ZARRAB DOSYASINDA
Davayı yerinde izleyen CHP Genel Başkanı Erdal Aksünger yaptığı basın toplantısında çarpıcı bilgiler paylaştı. Erdoğan’ın da daha önceki konuşmalarında değindiği, “Ailemi bu işe karıştırıyorlar” çıkışının arka planını anlatan Aksünger, Emine Erdoğan’ın resimlerinin dosyaya savcılar tarafından değil Zarrab’ın avukatları tarafından eklendiğini söyledi.
“İşte soru şu; Acaba burada kim mahkum olacak? Türkiye’mi mahkum olacak, yoksa orada bir mahkumiyet kararı çıkarsa adaleti biz oradan mı arayacağız?
Aslında Emine Erdoğan’ı o dosyaya dahil eden Rıza Sarraf’ın avukatları. Neden dahil etmişler? TOGEM-DER’in yetkilileri tarafından söylenen bizim kurucumuz Emine Erdoğan diyorlar. 150’ye yakın yardım yapılmış Zarraf tarafından bu derneğe. Dosyanın içine Emine Erdoğan’ın fotoğrafı konmuş Zarraf’ın avukatları tarafından. Gördüğüm kadarıyla Türkiye Cumhuriyeti anlaşmalar yapmış bir kısmı lobi anlaşmaları, bir kısmı avukatlık anlaşmaları.”
26 Eylül’de New York’ta görülen Zarrab davası ve 4 Ekim’de tutuklanan ABD İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı Mehmet Topuz. 8 Ekim’de ise ABD, Türkiye’den vize verme işlemlerini durduruyor, ardından Türkiye aynıyla mukabelede bulunup ABD’de vize vermeyi askıya alıyor. Hatta bir adım daha ileri giderek sınırdan alınan vizeyi ve e-vizeyi de durdurulan işlemlere dahil etti.
İki ülke arasında diplomatik anlamda kopma noktasına gelen ipler gerilmeye devam ediyor. ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu’nda çalışan bir Türk için daha gözaltı kararı çıktığı bildirildi.
Zarrab davasına paralel olarak ABD ile ilişkilerin diplomatik krize savrulmasının ardından akıllara şu sorular geliyor; Erdoğan kendisi ve ailesi için Türkiye’yi ateşe mi atıyor? ABD krizinin ardında Emine Erdoğan’ın resimleri ve Zarrab davasında işin ucunun Erdoğan’ın kendisine çıkacak endişesi mi var?
Bir ülkenin kaderiyle Emine Erdoğan için oynanıyor.
ABD İstanbul Başkonsolosluğu çalışanlarından Mehmet Topuz’un 4 Ekim’de, ‘Siyasi ve askeri casusluk’, ‘Anayasal düzeni bozmaya teşebbüs’, ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla tutuklanması sonrası Amerikan Büyükelçiliği karara sert çıkmış ve çalışanlarının hukuka dayalı bir mahkeme yerine medyada yargılanmasından duydukları büyük rahatsızlığı dile getirmişti.
Topuz, 17-25 Aralık dosyalarının bir kumpas olduğunu ortaya çıkarmaya çalışan soruşturma kapsamında tutuklanıyor. Suçlama, Topuz’un dönemin savcılarından Zekeriya Öz ve eski polis müdürleri ile irtibatlı olması. Topuz, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Yani, suçlamada ne 15 Temmuz var ne darbe girişimi. Aslında dosya üzeri kapatılan 17-25 Aralık dosyası. Tuhaf olan, aradan geçen 4 yılın ardından polisin Topuz’un suç sayılacak(!) bu irtibatına yeni ulaşmış olması.
Obama dönemin son zamanlarında giderek gerilen ABD-Türkiye ilişkileri, Trump’un göreve gelmesiyle Erdoğan cephesinde sevinçle karşılanmıştı. Erdoğan, Trump’la anlaşabileceğini hesaplamıştı. 15 Temmuz yaşanmış, Erdoğan her fırsatta ABD’den F.Gülen’in iadesini istemiş, Amerikan yargı düzenine Trump’ın sözünün geçeceğini düşünmüştü. Erdoğan’ın asıl tedirgin olduğu ve çok titiz takip ettiği asıl konu ise Rıza Zarrab dosyası idi. Nitekim, Trump’un Zarrab davası savcısı Pret Bharara’yı görevden alması ile Erdoğan tarafında bir ümit doğdu ve hem lobi, hem avukatlık anlaşmalarını arttırmıştı.
Ancak Amerikan yargısı Zarrab dosyasının takibini gevşetmeyip daha da sıkı tuttu, Türkiye’de kadük bırakılan 17 Aralık soruşturmasını dosyaya dahil etti ve Halk Bank Genel Müdür Yardımcılarından Hakan Atilla’yı da aynı soruşturma kapsamında New York’ta tutuklayıp sanık sandalyesine oturttu.Eski bakanlardan Zafer Çağlayan ve Halk Bank eski Genel Müdürü Süleyman Arslan dosyaya sanık sıfatıyla dahil edildi. ABD’ye giderlerse tutuklanacaklar.
Erdoğan’ın KHK’lar ile kendisine ‘yabancı devletlerle tutuklu takası yapabilir’ yetkisi vermesinin ardında tamamen bu dürtü yatıyor. Yabancı devletlerden hukuki yollarla elde edemediği sonuçları o ülkelerin vatandaşlarını tutuklayarak şantaj yapıyor. Rehin, esir takası yoluyla sorunları aşabileceğini hesaplıyor. Tabi burada en büyük tehlike, işin ucunun kendisine dayanacağını hisseden Erdoğan için Zarrab davasında çıkacak karar.
Davanın esastan juri önünde görüşülmeye başlayacağı 27 Kasım öncesi Erdoğan cephesinde gerginlik hat safhada. Vizelerin karşılıklı askıya alınmasına kadar giden son kriz öncesinde yaşananlara bakıldığında akıllara Erdoğan kendisi için Türkiye’yi feda mı ediyor sorusu geliyor.
Zarrab davası, 26 Eylül günü New York mahkemesinde hakim Berman öncülüğünde görüldü. Mahkemede, savunma ve iddia makamlarının talepleri ele alındı. 30 Ekim’e kadar Savunma’nın gerekli belgeleri dosyaya koyması için zaman verildi, 27 Kasım’da juri önünde esastan duruşma başlayacak.
EMİNE ERDOĞAN’IN RESİMLERİNİ ZARRAB DOSYASINDA
Davayı yerinde izleyen CHP Genel Başkanı Erdal Aksünger yaptığı basın toplantısında çarpıcı bilgiler paylaştı. Erdoğan’ın da daha önceki konuşmalarında değindiği, “Ailemi bu işe karıştırıyorlar” çıkışının arka planını anlatan Aksünger, Emine Erdoğan’ın resimlerinin dosyaya savcılar tarafından değil Zarrab’ın avukatları tarafından eklendiğini söyledi.
“İşte soru şu; Acaba burada kim mahkum olacak? Türkiye’mi mahkum olacak, yoksa orada bir mahkumiyet kararı çıkarsa adaleti biz oradan mı arayacağız?
Aslında Emine Erdoğan’ı o dosyaya dahil eden Rıza Sarraf’ın avukatları. Neden dahil etmişler? TOGEM-DER’in yetkilileri tarafından söylenen bizim kurucumuz Emine Erdoğan diyorlar. 150’ye yakın yardım yapılmış Zarraf tarafından bu derneğe. Dosyanın içine Emine Erdoğan’ın fotoğrafı konmuş Zarraf’ın avukatları tarafından. Gördüğüm kadarıyla Türkiye Cumhuriyeti anlaşmalar yapmış bir kısmı lobi anlaşmaları, bir kısmı avukatlık anlaşmaları.”
26 Eylül’de New York’ta görülen Zarrab davası ve 4 Ekim’de tutuklanan ABD İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı Mehmet Topuz. 8 Ekim’de ise ABD, Türkiye’den vize verme işlemlerini durduruyor, ardından Türkiye aynıyla mukabelede bulunup ABD’de vize vermeyi askıya alıyor. Hatta bir adım daha ileri giderek sınırdan alınan vizeyi ve e-vizeyi de durdurulan işlemlere dahil etti.
İki ülke arasında diplomatik anlamda kopma noktasına gelen ipler gerilmeye devam ediyor. ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu’nda çalışan bir Türk için daha gözaltı kararı çıktığı bildirildi.
Zarrab davasına paralel olarak ABD ile ilişkilerin diplomatik krize savrulmasının ardından akıllara şu sorular geliyor; Erdoğan kendisi ve ailesi için Türkiye’yi ateşe mi atıyor? ABD krizinin ardında Emine Erdoğan’ın resimleri ve Zarrab davasında işin ucunun Erdoğan’ın kendisine çıkacak endişesi mi var?
Bir ülkenin kaderiyle Emine Erdoğan için oynanıyor.
ABD İstanbul Başkonsolosluğu çalışanlarından Mehmet Topuz’un 4 Ekim’de, ‘Siyasi ve askeri casusluk’, ‘Anayasal düzeni bozmaya teşebbüs’, ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla tutuklanması sonrası Amerikan Büyükelçiliği karara sert çıkmış ve çalışanlarının hukuka dayalı bir mahkeme yerine medyada yargılanmasından duydukları büyük rahatsızlığı dile getirmişti.
Topuz, 17-25 Aralık dosyalarının bir kumpas olduğunu ortaya çıkarmaya çalışan soruşturma kapsamında tutuklanıyor. Suçlama, Topuz’un dönemin savcılarından Zekeriya Öz ve eski polis müdürleri ile irtibatlı olması. Topuz, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Yani, suçlamada ne 15 Temmuz var ne darbe girişimi. Aslında dosya üzeri kapatılan 17-25 Aralık dosyası. Tuhaf olan, aradan geçen 4 yılın ardından polisin Topuz’un suç sayılacak(!) bu irtibatına yeni ulaşmış olması.
Obama dönemin son zamanlarında giderek gerilen ABD-Türkiye ilişkileri, Trump’un göreve gelmesiyle Erdoğan cephesinde sevinçle karşılanmıştı. Erdoğan, Trump’la anlaşabileceğini hesaplamıştı. 15 Temmuz yaşanmış, Erdoğan her fırsatta ABD’den F.Gülen’in iadesini istemiş, Amerikan yargı düzenine Trump’ın sözünün geçeceğini düşünmüştü. Erdoğan’ın asıl tedirgin olduğu ve çok titiz takip ettiği asıl konu ise Rıza Zarrab dosyası idi. Nitekim, Trump’un Zarrab davası savcısı Pret Bharara’yı görevden alması ile Erdoğan tarafında bir ümit doğdu ve hem lobi, hem avukatlık anlaşmalarını arttırmıştı.
Ancak Amerikan yargısı Zarrab dosyasının takibini gevşetmeyip daha da sıkı tuttu, Türkiye’de kadük bırakılan 17 Aralık soruşturmasını dosyaya dahil etti ve Halk Bank Genel Müdür Yardımcılarından Hakan Atilla’yı da aynı soruşturma kapsamında New York’ta tutuklayıp sanık sandalyesine oturttu.Eski bakanlardan Zafer Çağlayan ve Halk Bank eski Genel Müdürü Süleyman Arslan dosyaya sanık sıfatıyla dahil edildi. ABD’ye giderlerse tutuklanacaklar.
Erdoğan’ın KHK’lar ile kendisine ‘yabancı devletlerle tutuklu takası yapabilir’ yetkisi vermesinin ardında tamamen bu dürtü yatıyor. Yabancı devletlerden hukuki yollarla elde edemediği sonuçları o ülkelerin vatandaşlarını tutuklayarak şantaj yapıyor. Rehin, esir takası yoluyla sorunları aşabileceğini hesaplıyor. Tabi burada en büyük tehlike, işin ucunun kendisine dayanacağını hisseden Erdoğan için Zarrab davasında çıkacak karar.
Davanın esastan juri önünde görüşülmeye başlayacağı 27 Kasım öncesi Erdoğan cephesinde gerginlik hat safhada. Vizelerin karşılıklı askıya alınmasına kadar giden son kriz öncesinde yaşananlara bakıldığında akıllara Erdoğan kendisi için Türkiye’yi feda mı ediyor sorusu geliyor.
Zarrab davası, 26 Eylül günü New York mahkemesinde hakim Berman öncülüğünde görüldü. Mahkemede, savunma ve iddia makamlarının talepleri ele alındı. 30 Ekim’e kadar Savunma’nın gerekli belgeleri dosyaya koyması için zaman verildi, 27 Kasım’da juri önünde esastan duruşma başlayacak.
EMİNE ERDOĞAN’IN RESİMLERİNİ ZARRAB DOSYASINDA
Davayı yerinde izleyen CHP Genel Başkanı Erdal Aksünger yaptığı basın toplantısında çarpıcı bilgiler paylaştı. Erdoğan’ın da daha önceki konuşmalarında değindiği, “Ailemi bu işe karıştırıyorlar” çıkışının arka planını anlatan Aksünger, Emine Erdoğan’ın resimlerinin dosyaya savcılar tarafından değil Zarrab’ın avukatları tarafından eklendiğini söyledi.
“İşte soru şu; Acaba burada kim mahkum olacak? Türkiye’mi mahkum olacak, yoksa orada bir mahkumiyet kararı çıkarsa adaleti biz oradan mı arayacağız?
Aslında Emine Erdoğan’ı o dosyaya dahil eden Rıza Sarraf’ın avukatları. Neden dahil etmişler? TOGEM-DER’in yetkilileri tarafından söylenen bizim kurucumuz Emine Erdoğan diyorlar. 150’ye yakın yardım yapılmış Zarraf tarafından bu derneğe. Dosyanın içine Emine Erdoğan’ın fotoğrafı konmuş Zarraf’ın avukatları tarafından. Gördüğüm kadarıyla Türkiye Cumhuriyeti anlaşmalar yapmış bir kısmı lobi anlaşmaları, bir kısmı avukatlık anlaşmaları.”
26 Eylül’de New York’ta görülen Zarrab davası ve 4 Ekim’de tutuklanan ABD İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı Mehmet Topuz. 8 Ekim’de ise ABD, Türkiye’den vize verme işlemlerini durduruyor, ardından Türkiye aynıyla mukabelede bulunup ABD’de vize vermeyi askıya alıyor. Hatta bir adım daha ileri giderek sınırdan alınan vizeyi ve e-vizeyi de durdurulan işlemlere dahil etti.
İki ülke arasında diplomatik anlamda kopma noktasına gelen ipler gerilmeye devam ediyor. ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu’nda çalışan bir Türk için daha gözaltı kararı çıktığı bildirildi.
Zarrab davasına paralel olarak ABD ile ilişkilerin diplomatik krize savrulmasının ardından akıllara şu sorular geliyor; Erdoğan kendisi ve ailesi için Türkiye’yi ateşe mi atıyor? ABD krizinin ardında Emine Erdoğan’ın resimleri ve Zarrab davasında işin ucunun Erdoğan’ın kendisine çıkacak endişesi mi var?
Bir ülkenin kaderiyle Emine Erdoğan için oynanıyor.
ABD İstanbul Başkonsolosluğu çalışanlarından Mehmet Topuz’un 4 Ekim’de, ‘Siyasi ve askeri casusluk’, ‘Anayasal düzeni bozmaya teşebbüs’, ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla tutuklanması sonrası Amerikan Büyükelçiliği karara sert çıkmış ve çalışanlarının hukuka dayalı bir mahkeme yerine medyada yargılanmasından duydukları büyük rahatsızlığı dile getirmişti.
Topuz, 17-25 Aralık dosyalarının bir kumpas olduğunu ortaya çıkarmaya çalışan soruşturma kapsamında tutuklanıyor. Suçlama, Topuz’un dönemin savcılarından Zekeriya Öz ve eski polis müdürleri ile irtibatlı olması. Topuz, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Yani, suçlamada ne 15 Temmuz var ne darbe girişimi. Aslında dosya üzeri kapatılan 17-25 Aralık dosyası. Tuhaf olan, aradan geçen 4 yılın ardından polisin Topuz’un suç sayılacak(!) bu irtibatına yeni ulaşmış olması.
Obama dönemin son zamanlarında giderek gerilen ABD-Türkiye ilişkileri, Trump’un göreve gelmesiyle Erdoğan cephesinde sevinçle karşılanmıştı. Erdoğan, Trump’la anlaşabileceğini hesaplamıştı. 15 Temmuz yaşanmış, Erdoğan her fırsatta ABD’den F.Gülen’in iadesini istemiş, Amerikan yargı düzenine Trump’ın sözünün geçeceğini düşünmüştü. Erdoğan’ın asıl tedirgin olduğu ve çok titiz takip ettiği asıl konu ise Rıza Zarrab dosyası idi. Nitekim, Trump’un Zarrab davası savcısı Pret Bharara’yı görevden alması ile Erdoğan tarafında bir ümit doğdu ve hem lobi, hem avukatlık anlaşmalarını arttırmıştı.
Ancak Amerikan yargısı Zarrab dosyasının takibini gevşetmeyip daha da sıkı tuttu, Türkiye’de kadük bırakılan 17 Aralık soruşturmasını dosyaya dahil etti ve Halk Bank Genel Müdür Yardımcılarından Hakan Atilla’yı da aynı soruşturma kapsamında New York’ta tutuklayıp sanık sandalyesine oturttu.Eski bakanlardan Zafer Çağlayan ve Halk Bank eski Genel Müdürü Süleyman Arslan dosyaya sanık sıfatıyla dahil edildi. ABD’ye giderlerse tutuklanacaklar.
Erdoğan’ın KHK’lar ile kendisine ‘yabancı devletlerle tutuklu takası yapabilir’ yetkisi vermesinin ardında tamamen bu dürtü yatıyor. Yabancı devletlerden hukuki yollarla elde edemediği sonuçları o ülkelerin vatandaşlarını tutuklayarak şantaj yapıyor. Rehin, esir takası yoluyla sorunları aşabileceğini hesaplıyor. Tabi burada en büyük tehlike, işin ucunun kendisine dayanacağını hisseden Erdoğan için Zarrab davasında çıkacak karar.
Davanın esastan juri önünde görüşülmeye başlayacağı 27 Kasım öncesi Erdoğan cephesinde gerginlik hat safhada. Vizelerin karşılıklı askıya alınmasına kadar giden son kriz öncesinde yaşananlara bakıldığında akıllara Erdoğan kendisi için Türkiye’yi feda mı ediyor sorusu geliyor.
Zarrab davası, 26 Eylül günü New York mahkemesinde hakim Berman öncülüğünde görüldü. Mahkemede, savunma ve iddia makamlarının talepleri ele alındı. 30 Ekim’e kadar Savunma’nın gerekli belgeleri dosyaya koyması için zaman verildi, 27 Kasım’da juri önünde esastan duruşma başlayacak.
EMİNE ERDOĞAN’IN RESİMLERİNİ ZARRAB DOSYASINDA
Davayı yerinde izleyen CHP Genel Başkanı Erdal Aksünger yaptığı basın toplantısında çarpıcı bilgiler paylaştı. Erdoğan’ın da daha önceki konuşmalarında değindiği, “Ailemi bu işe karıştırıyorlar” çıkışının arka planını anlatan Aksünger, Emine Erdoğan’ın resimlerinin dosyaya savcılar tarafından değil Zarrab’ın avukatları tarafından eklendiğini söyledi.
“İşte soru şu; Acaba burada kim mahkum olacak? Türkiye’mi mahkum olacak, yoksa orada bir mahkumiyet kararı çıkarsa adaleti biz oradan mı arayacağız?
Aslında Emine Erdoğan’ı o dosyaya dahil eden Rıza Sarraf’ın avukatları. Neden dahil etmişler? TOGEM-DER’in yetkilileri tarafından söylenen bizim kurucumuz Emine Erdoğan diyorlar. 150’ye yakın yardım yapılmış Zarraf tarafından bu derneğe. Dosyanın içine Emine Erdoğan’ın fotoğrafı konmuş Zarraf’ın avukatları tarafından. Gördüğüm kadarıyla Türkiye Cumhuriyeti anlaşmalar yapmış bir kısmı lobi anlaşmaları, bir kısmı avukatlık anlaşmaları.”
26 Eylül’de New York’ta görülen Zarrab davası ve 4 Ekim’de tutuklanan ABD İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı Mehmet Topuz. 8 Ekim’de ise ABD, Türkiye’den vize verme işlemlerini durduruyor, ardından Türkiye aynıyla mukabelede bulunup ABD’de vize vermeyi askıya alıyor. Hatta bir adım daha ileri giderek sınırdan alınan vizeyi ve e-vizeyi de durdurulan işlemlere dahil etti.
İki ülke arasında diplomatik anlamda kopma noktasına gelen ipler gerilmeye devam ediyor. ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu’nda çalışan bir Türk için daha gözaltı kararı çıktığı bildirildi.
Zarrab davasına paralel olarak ABD ile ilişkilerin diplomatik krize savrulmasının ardından akıllara şu sorular geliyor; Erdoğan kendisi ve ailesi için Türkiye’yi ateşe mi atıyor? ABD krizinin ardında Emine Erdoğan’ın resimleri ve Zarrab davasında işin ucunun Erdoğan’ın kendisine çıkacak endişesi mi var?