Brookings Enstitüsü Türkiye uzmanı Prof. Ömer Taşpınar: Hiçbir Amerikalı, kendine ciddiye alan hiçbir ABD’li uzman, Amerikan devleti Fethullah Gülen Hareketi’ni terör örgütü olarak görmüyor, terör örgütü olarak kabul edilmesi gerektiğini tartışmıyor.
ABD’nin saygın araştırma kuruluşlarından Brookings Enstitüsü Türkiye uzmanı Prof. Ömer Taşpınar, Fethullah Gülen’nin ABD’den iadesi ile ilgili olarak Türkiye’nin söyleyeceği yeni bir şey olmadığını, konunun artık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Trump’la yaptığı görüşmelerde de gündeme gelmediğini söyledi. Taşpınar, ABD Adalet Bakanlığı’nın Türkiye’nin sunduğu kanıtlarını yeterli bulmadığını belirterek “Benim konuştuğum Adalet Bakanlığı yetkililerine göre, Türkiye’nin sunduğu kanıtlar Amerikan mahkemelerinde test edilecek kanıtlar değil. Gazete kupürlerinden delillerin üretilmesi, ifadelerin baskı altında hatta işkence altında alınması gibi bir inandırıcılık sorunu var” dedi.
“TÜRKİYE’NİN TEZLERİNİN ABD’DE KARŞILIĞI YOK”
Medyascope yayınında gazeteci Ruşen Çakır’ın sorularını cevaplayan Ömer Taşpınar, Türkiye’nin Gülen cemaatini terör örgütü tanımlamasının ABD’de bir karşılığının olmadığını da belirterek şunları söyledi:
“Washington’da ki resmi ve özel toplantılarda Fethullah Gülen Hareketi’nin bir terör örgütü olduğunu söyleyen kimse yok. Hiçbir Amerikalı, kendine ciddiye alan hiçbir ABD’li uzman, Amerikan devleti, Gülen Hareketi’ni terör örgütü olarak görmüyor. Terör örgütü olarak kabul edilmesi konusunu tartışmıyor. Örneğin Mısır tarafından terörist örgüt olarak kabul edilen Müslüman Kardeşler’in terör örgütü olarak kabul edilmesi gerektiği Dışişleri Bakanlığı’nda tartışılıyor. Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da bunun taraftarı. Böyle bir tartışma Fethullah Gülen Hareketi için yok.”
“İSLAM DÜNYASI İÇİNDE DEMOKRASİ KONUSUNDA SÖZ SÖZLEYECEK TEK HAREKET”
Taşpınar, bugün yaşananları cemaatin kendi içine çekilmesi olarak niteleyerek, İslam dünyasında demokrasi konusunda hala söz söyleyecek yegane grubun Gülen cemaati olduğunu söyledi. Taşpınar “Ortalıkta tam olarak bilgilerin açık olmadığı bir darbede bir rol oynamış… Ancak hala demokrasi, medeniyetler çatışması konusunda söyleyecek bir şeyi olan, hala İslam dünyasındaki en ılımlı hareketin sembolü olarak görülebilen bir yer bence.” ifadelerini kullandı.
HAREKET SARSILDI AMA YIKILMADI”
Ömer Taşpınar, “Türkiye’nin tabiri caizse borusunun çok ötmediği bir yer Amerika. Türkiye kendi tezlerini kendi söylediklerini bir Afrika ülkesinde veya diktatörlük olan başka yerlerde, Türkiye ile çok ciddi ticari ilişkilere muhtaç yerlerde bir sürü şey yaptırabiliyor. Bunu ABD’de yaptırması çok zor. O nedenle bu ‘Hareket’ sarsıldı ama yıkılmadı” dedi.
“15 TEMMUZ ERDOĞAN’LA KATI LAİKLERİ BİRARAYA GETİRDİ”
ABD’de 15 Temmuz’un Gülen cemaati üzerinden konuşulmadığına dikkat çeken Taşpınar, darbe girişimi sonrası milliyetçi ve Erdoğan’ın tek hâkim haline geldiği yeni bir Türkiye’nin ortaya çıktığını belirtti. Yeni sistemin Erdoğan’ın katı laikçiler ile barışmasının sonucu ortaya çıktığını kaydeden Ömer Taşpınar iu ifadeleri kullandı:
“15 Temmuz, laik sistem ile Erdoğan’ın barışmasına sebep oldu. Türk- İslam sentezi ve milliyetçi Türkiye’den bahsediliyor. Ulusalcıların da Erdoğan’ın arkasına geçmesi ile yekpare Türkiye milliyetçiliğinden bahsediliyor. Bu yekpare Türkiye milliyetçiliği 15 Temmuz’un bir ürünü. Erdoğan tek hâkim haline gelmişse ve ülkenin ana damarı milliyetçilik olmuşsa bugün, bunda 15 Temmuz’un çok önemli bir etkisi oldu. 15 Temmuz sert Kemalizm’le Erdoğan’ın barışması sonucunu doğurdu. Gülen Hareketi’nin ortak düşman ilan edilmesi, ilginç bir barışmaya sebep oldu Kemalizm’le AKP arasında.”
AYASOFYA TARTIŞMALARI
ABD’nin Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasına nasıl baktığını da değerlendiren Ömer Taşpınar, Türkiye’nin beklediği güçlü tepkinin ABD’den gelmediğine değinerek, alınan kararın ABD’de İslamcı değil milliyetçi bir girişim olarak görüldüğünü söyledi. AKP dönemi sona erdiğinde bu konunun yine gündeme gelebileceğini söyleyen Taşpınar “Üzücü olarak nitelendi. Çünkü sembol olarak görülüyordu. Ancak İslamcı bir yaklaşım olarak görülmüyor. Milliyetçi bir girişim olarak adlandırılıyor. Milliyetçiliğin dini kullanması olarak ele alınıyor. Milliyetçiliğin zaferi olarak bakılıyor. Zaten AKP’nin yeni müttefiklerinin de ortak paydalarda buluşması olarak görüldüğü için fazla tepki gelmedi.” dedi.
CHP’nin Ayasofya konusunda yeterli tepki vermediği eleştirilerini de değerlemdiren Taşpınar, tartışmayı ‘tuzak’ olarak gören CHP’nin din üzerinden politika yapmama kararının verilen tepkinin dozunda etkili olduğunu söyledi. Taşpınar, ‘AKP dönemi sona erdiğinde ve icraatları masaya yatırıldığında, Ayasofya rövanşist yaklaşımla yeniden gündeme gelebilir’ ifadelerini kullandı.
Ayasofya kararının Batı’da ise Türkiye’ye daha fazla zemin kaybettirdiğini kaydeden Taşpınar, “Geçmişte medeniyetler buluşmasını organize etmeye çalışan Türkiye’de bugün Ayasofya’nın cami olarak açılması ve içinde Hristiyanlara da yer ayrılmaması nedeniyle zemin kaybetti” dedi.
Taşpınar, “Milliyetçi ve Osmanlıcı yalnızlık” nedeni ile Ayasofya kararının İslam dünyasında da beklenenin aksine hiçbir etkisnin olmadığının altını çizdi.