24 Haziran seçimleri dış basında da analiz edilmeye devam ediyor.
İngiltere’de yayımlanan Financial Times gazetesi, seçimlerle ilgili başyazısında “Erdoğan gibi güçlü liderler bile günah keçisine ihtiyaç duyar” başlığını ve “İşler ters gittiğinde Türkiye’nin cumhurbaşkanı bütün sorumluluğu üstlenmek zorunda kalacak” alt başlığını kullandı. BBC Türkçe’nin aktardığına göre yazıda, ABD’deki davadan dolayı Halkbankası’na kesilebilecek olası ağır cezanın Türkiye’nin Batılı müttefiklerle ilişkisindeki çöküşü hızlandırabileceği yorumuna yer veriliyor.
“Erdoğan, 46 yıllık iktidarı boyunca 56 başbakanla çalışan Ürdün Kralı Hüseyin’i örnek alsa daha bilgece davranmış olurdu” diyen Financial Times’ın başyazısında şu ifadeler yer alıyor:
“Erdoğan 18 ay sonraki seçim tarihini beklemeden erken seçime giderek risk aldı ama beklemesi daha riskli olabilirdi. Türkiye derinleşen sorunlarla karşı karşıya ve cumhurbaşkanı bekleseydi gücü tek elde toplama planları daha kırılgan hale gelecekti.
Bu seçimde pek çok nahoş öğe vardı. Seçime adil demek zordu. Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden propaganda yapması gerekirken Erdoğan maksimum güçle, medyayı, mahkemeleri kontrol ederek ve olağanüstü halin verdiği gücü kullanarak kampanya yürüttü.
Ama seçimler biraz da olsa umut verdi. 15 yıldır artan otoriterliğe rağmen Türk demokrasisinin canlılığı ve çeşitliliği seçimde kendini gösterdi. Muharrem ince kitleleri harekete geçirdi. Kürtler bastırılamadı ve HDP yüzde 10 barajını aştı. Türkiye İnce’nin de uyardığı gibi tehlikeli bir tek adam dönemine giriyor olabilir. Ama Erdoğan, 46 yıllık iktidarı boyunca 56 başbakanla çalışan Ürdün Kralı Hüseyin’i örnek alsa daha bilgece davranmış olurdu. Güçlü liderlerin de günah keçilerine ihtiyacı olur. Erdoğan, 46 yıllık iktidarı boyunca 56 başbakanla çalışan Ürdün Kralı Hüseyin’i örnek alsa daha bilgece davranmış olurdu. İşlerin ters gitmesine yol açabilecek pek çok şeyin ufukta göründüğü bir dönemde Erdoğan tüm sorumluluğu omuzlarına aldı.”
Türkiye’nin ekonomisinin kırılgan ve hemen karşılaşacağı testler olduğuna dikkat çekilen yazıda, “Türk lirası değer kaybetmeden hemen önce döviz borç alan bankalar kırılgan. ABD Hazinesi’nin İran yaptırımları nedeniyle Halkbank’a vereceği cezanın açıklanması bekleniyor. Milyarlarca dolar tutabilecek bu ceza Türkiye’nin Batılı müttefiklerle ilişkisindeki çöküşü hızlandırabilir” görüşü dile getiriliyor ve şöyle devam ediyor:
“Bunlar kötüleştikçe Erdoğan eski hasımları Rusya ve İran’a daha fazla bel bağlar oldu. Fakat Türkiye yatırım ve ticaret için Avrupa’ya bağımlı. Ankara’nın Suriye ve Irak’taki askeri maceraları güney sınırının alevlenmesine yol açabilir. Türkiye bölünmüş durumda. Toplumun yarısı Erdoğan’ın otoriterleşme eğilimini reddediyor. Bütün ihtişamı ve gücüne rağmen Türkiye’nin güçlü lideri bu demokratik şevki yok etmekte zorlanacak. Erdoğan’ın seçmenin kutuplaşmış olduğunu kabullenip bu durumu alicenaplık göstererek olağanüstü hali kaldırmak, siyasi tutukluları serbest bırakmak ve bir zamanlar iyi yaptığı şeye, ekonomik reformlara odaklanmak için kullanması bilgece olur.”
Gazeteye konuşan Washington merkezli düşünce kuruluşu Centre for American Progress’ten Alan Makovsky “Bu sonuçlar Türk demokrasisi için bir kabus. Türkiye’nin otokratik lideri daha da güçlendi. Türkiye kötü bir dönemle karşı karşıya olabilir ve bundan beş yıl boyunca bir çıkış yok” dedi.
“Erdoğan’ı kurtaran şeyin, milisler ve suçlularla ilişkisiyle bilinen MHP” olduğunu yazan gazetenin Türkiye muhabiri Laura Pitel, Türkiye’nin AB ve ABD’deki müttefiklerinin Erdoğan’ın muhaliflerine karşı daha yumuşak bir ton takınmasını ve Ankara’da gerilen ilişkileri düzeltmesini umduğunu belirtti.
Gazeteye göre Erdoğan’ı bekleyen en büyük zorluk, borç yükü fazla ve dış yatırımcıya bağımlı olan ekonomiyi yönetmek olacak.