Anayasa Mahkemesi, DGM döneminde hukuksuz şekilde avukatı olmadan ifadesi alınan ve mahkum edilen sanığın açtığı davada, AİHM’nin hükmüne uymayan mahkemenin hak ihlali yaptığını belirtti.
AYM kararında, “Dolayısıyla Ağır Ceza Mahkemesince yapılan değerlendirmelerin AİHM’in ihlal kararıyla örtüşmediği, Anayasa’nın 36. maddesinin gerektirdiği ölçüde ve özende bir inceleme içermediği ve AİHM tarafından verilen ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmadığı anlaşılmıştır” denildi.
TEM polisi tarafından, Türkiye Komünist Emek Partisinin silahlı yapılanmasına üye olduğu iddiasıyla 1993 yılında gözaltına alınıp tutuklanan Mehmet Ali Ayhan, soruşturma işlemleri sırasında müdafi yardımından yararlandırılmadı. İstanbul 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi, 2004 yılında Ayhan’ın ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Yargıtay kararı onadı.
AİHM: YARGILAMA YENİLENMELİ
Ayhan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurdu. AİHM, 2009 yılında verdiği kararda başvurucunun soruşturma evresinde müdafi yardımından yararlanma ve makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine hükmetti. Manevi tazminata hükmeden AİHM, ihlalin ortadan kaldırılması için yargılamanın yenilenmesine karar verdi. Ayhan, hükmü veren DGM’nin yerine kurulan mahkemeye AİHM’in ihlal kararını gerekçe göstererek infazın durdurulması ve yargılamanın yenilenmesi talebinde bulundu.
MAHKEME ‘MAHKUMİYET İÇİN BAŞKA DELİLLER VAR’ DEDİ
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, 2011 yılında yargılanmanın yenilenmesi talebinin reddine karar verdi. Ayhan’ın bu karara itiraz etmesi üzerine İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 2011 yılında verilen kararı kaldırdı. Dosya üzerinden inceleme yapan İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, DGM’nin sanığın avukatı olmadan hazırlık aşamasında alınan ifadesinin dışında dosyada başka delillerin de bulunduğunu savunarak, Ayhan hakkında 2004 yılında verdiği mahkumiyet kararını kararı onayladı. Mahkemenin, 2015 yılında verdiği kararı Yargıtay düzelterek onadı. Ayhan, bunun üzerine AİHM’nin ihlal kararına dayanılarak yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddedilmesi nedeniyle müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğini savundu.
İHLAL ORTADAN KALDIRILMAK ZORUNDA
AİHM, kararda yargısal mercilerin AİHM’nin ihlal kararının sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde hareket etmek zorunda olduğunu belirtti. Kararda şunlar kaydedildi: “AİHM’in ihlal kararı verdiği durumlarda ilgili yargısal merciler, ihlal kararının niteliğini dikkate alarak ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde hareket etmek zorundadır. Ancak olayda ilk derece mahkemesi duruşmanın açılmasına karar vermiş, bu aşamada başvurucuyu ve müdafiyi dinledikten sonra sanığın hazırlık aşamasında verdiği ifadeler dikkate alınmasa bile mevcut diğer delillerin mahkûmiyet hükmü için yeterli olduğu gerekçeleriyle DGM’nin kararını yerinde bularak onaylamıştır. Başvurucunun, soruşturma evresinde müdafisi olmadan alınan ve AİHM’in ihlal kararına konu olan ifadesinin yeniden yargılama sonucunda verilen mahkûmiyette esas alınıp alınmadığı tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır.
AİHM’NİN İHLAL KARARIYLA ÖRTÜŞMÜYOR
Ayrıca gerekçeli kararda mahkûmiyete temel alınan diğer deliller belirtilmemiştir. Son olarak, savunma tarafının bu delillere karşı iddia ve itirazlarını dile getirme fırsatına sahip olup olmadığı da gerekçeli karardan anlaşılmamaktadır. Dolayısıyla Ağır Ceza Mahkemesince yapılan değerlendirmelerin AİHM’in ihlal kararıyla örtüşmediği, Anayasa’nın 36. maddesinin gerektirdiği ölçüde ve özende bir inceleme içermediği ve AİHM tarafından verilen ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmadığı anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle müdafiden yararlanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.”