Âşık Veysel Şatıroğlu’nun kızı Zehra Başer (84) bir ay önce Ankara’da bir yaşlı bakımevine yerleşti. Babasıyla anılarını anlatan Başer, “Bizimle her zaman oyun oynardı. Aklına şiir geldiği zaman yazdırırdı. Babam yüreğiyle görürdü” dedi.
Babasının çiçek hastalığı nedeniyle 7 yaşında iki gözünü kaybettiğini söyleyen Başer şöyle devam etti: “Sol gözü az da olsa görüyormuş. Ancak onu da bir gün ahırı süpürürken ineğin boynuzlaması sonrası kaybetmiş” dedi.
ANNEM AŞIK OLMUŞ
Annesi Gülizar’ın ailesinin istememesine rağmen Âşık Veysel’le evlendiğini anlatan Başer, “Annem alacağım Âşık Veysel’i diyor. Ailesi, çift süremez, ekemez, gözleri görmüyor, gurbet ellere vermeyiz diyor. Ama sonunda evleniyor. Babamın sesinden, sazından, bilgisinden etkilenmiş, âşık olmuş. Annem hep derdi ki Âşık Veysel’im var, 6 çocuğum var, evim var, bu dünyada benden mutlu kimse yok. Babam da annemi 6 çocuğumun anası der severdi” dedi.
BAHÇEMİZİ HER SENE EKER BİÇERDİ
CNN Türk’ün haberine göre Zehra Başer, babası Âşık Veysel’in her zaman örnek olmaya çalıştığını kaydederek Sivrialan’daki yaşamlarını da anlattı: “Evimizin altındaki bahçeyi her sene eker biçerdi. Bir tufan gelirdi, alır gider dümdüz ederdi. Köylü toplanır gelir yardım ederdi. Ondaki itibar kimsede yoktu. Hasanoğlan’da öğretmenlik yapardı. Annem 6 çocukla evde kalınca mektup yazdırıyor babama gönderiyor. Babamın eline mektup geçiyor. Ama müdür gitmesi için izin vermiyor. Babam da oturuyor müdüre bir mektup yazıyor diyor ki ‘Yine mektup aldım gül yüzlü yardan, özletme yolları gel diye yazmış’. Müdürün yatağına bırakıyor mektubu. Okuyunca ‘Âşık sabahtan sen git’ diyor müdür”.
GÖZLERİNİN AÇILMASINI HİÇ İSTEMEDİ
Zehra Başer, babası Âşık Veysel’in bütün türkülerini bildiğini ama artık unuttuğunu da sözlerine ekledi. Babasının gözlerinin açılmasını istemediğini ifade etti: “Burada arkadaşlarla söylüyoruz. Babam içine çok kapanıktı. Bir sırrı 70 sene saklar kimseye demezdi. Çocuklarının saçlarını tarar, boylarını ölçerdi. Bizimle her zaman oyun oynardı. Gelin çocuklar halay çekelim derdi. Türkü söylerdik biz, o da dönerdi, yüreğiyle görürdü. Aklına şiir geldiği zaman yazdırırdı babam. Gözüm 7 yaşında kapandı, bir bacım vardı, gezdirirdi her yeri gördüğünü anlatırdı bana derdi. Sol gözünde bazen ışık olduğunu söylerdi. Gözlerinin açılmasını hiç istemedi. Hiç isyan etmezdi. ‘Gözlerini açalım’ demişler, `hayır istemem’ demiş. ‘Ben şimdiye kadar görmedim, şimdiden sonra açtırsam ne olacak, bana dünya hep ışık’ demiş”.