Hükümetin bankacılık sektöründe yıllardır devam eden temettü dağıtılmaması tavsiye kararı ve ekonomide büyümeyi canlandırmak için yaptığı baskı, banka hissedarlarının tepkisini çekiyor.
Reuters’a konuşan çok sayıda banka yöneticisi, danışman ve analiste göre, bu ortamda ana hissedarların yeni sermaye artırımlarına sıcak bakmaları ve pazar payı için mücadele etmeleri olası görünmüyor.
Hazine, bankaların krizlerde bile dış borcu çevirmekte başarılı olduğunu ve ekonomik gerilemede kredi akışını sağlamak için yeterli likiditeye sahip olduğunu ifade ediyor.
Bu gerekçeyle, geçen ay özel bankaları daha fazla kredi vermeye ve daha fazla devlet tahvili almaya zorlayan bir düzenleme yürürlüğe kondu. Diğer yandan, kredi genişlemesini ve kur seviyesini desteklemek için kamu bankalarına da 21 milyar lira sermaye enjeksiyonu sağlandı.
Ancak analistlere göre, özel bankaların yaklaşımı hükümetten farklı olabilir.
Hermes Investment Management üst düzey analisti Filippo Alloatti, ekonomideki zorlu durumun özel bankalar için “orta vadede birleşmeleri daha cazip hale getireceğini” kaydediyor.
Son altı ay içinde, İtalyan UniCredit Yapı Kredi’deki payını azaltırken, HSBC de Türkiye’den çıkmayı değerlendiriyor.
İsmini açıklamak istemeyen bir banka yöneticisi, özel bankaların kredi vermek ve sermaye artırımı yapmak ile ‘harekete geçmeme’ arasında seçim yapmak zorunda kalacağını söyledi.
Öte yandan, Türkiye’nin 40 civarındaki özel bankası 2018 krizinden sonra milyarlarca dolarlık batık kredi (NPL-takipteki kredi) ile de karşı karşıya kaldı.
Bir bankacılık kaynağı, “Sektör hükümet tarafından giderek daha fazla kontrol ediliyor ve bu özel banka çıkışlarını tetikleyebilir” dedi.
Değişimi tetikleyebilecek bir diğer faktör ise, Ankara’nın geçen yıl döviz piyasaları ve bankalar üzerindeki kontrolünü sıkılaştıran bir dizi düzenlemelerin yarattığı maliyet.
İlk çeyrek verilerine göre kamu bankalarının net karı yüzde 83 artış gösterirken, yerli özel bankaların net karı yüzde 9,3 yabancı bankaların ise yüzde 3,6 arttı.
Hükümetin bankacılık sektöründe yıllardır devam eden temettü dağıtılmaması tavsiye kararı ve ekonomide büyümeyi canlandırmak için yaptığı baskı, banka hissedarlarının tepkisini çekiyor.
Reuters’a konuşan çok sayıda banka yöneticisi, danışman ve analiste göre, bu ortamda ana hissedarların yeni sermaye artırımlarına sıcak bakmaları ve pazar payı için mücadele etmeleri olası görünmüyor.
Hazine, bankaların krizlerde bile dış borcu çevirmekte başarılı olduğunu ve ekonomik gerilemede kredi akışını sağlamak için yeterli likiditeye sahip olduğunu ifade ediyor.
Bu gerekçeyle, geçen ay özel bankaları daha fazla kredi vermeye ve daha fazla devlet tahvili almaya zorlayan bir düzenleme yürürlüğe kondu. Diğer yandan, kredi genişlemesini ve kur seviyesini desteklemek için kamu bankalarına da 21 milyar lira sermaye enjeksiyonu sağlandı.
Ancak analistlere göre, özel bankaların yaklaşımı hükümetten farklı olabilir.
Hermes Investment Management üst düzey analisti Filippo Alloatti, ekonomideki zorlu durumun özel bankalar için “orta vadede birleşmeleri daha cazip hale getireceğini” kaydediyor.
Son altı ay içinde, İtalyan UniCredit Yapı Kredi’deki payını azaltırken, HSBC de Türkiye’den çıkmayı değerlendiriyor.
İsmini açıklamak istemeyen bir banka yöneticisi, özel bankaların kredi vermek ve sermaye artırımı yapmak ile ‘harekete geçmeme’ arasında seçim yapmak zorunda kalacağını söyledi.
Öte yandan, Türkiye’nin 40 civarındaki özel bankası 2018 krizinden sonra milyarlarca dolarlık batık kredi (NPL-takipteki kredi) ile de karşı karşıya kaldı.
Bir bankacılık kaynağı, “Sektör hükümet tarafından giderek daha fazla kontrol ediliyor ve bu özel banka çıkışlarını tetikleyebilir” dedi.
Değişimi tetikleyebilecek bir diğer faktör ise, Ankara’nın geçen yıl döviz piyasaları ve bankalar üzerindeki kontrolünü sıkılaştıran bir dizi düzenlemelerin yarattığı maliyet.
İlk çeyrek verilerine göre kamu bankalarının net karı yüzde 83 artış gösterirken, yerli özel bankaların net karı yüzde 9,3 yabancı bankaların ise yüzde 3,6 arttı.
Hükümetin bankacılık sektöründe yıllardır devam eden temettü dağıtılmaması tavsiye kararı ve ekonomide büyümeyi canlandırmak için yaptığı baskı, banka hissedarlarının tepkisini çekiyor.
Reuters’a konuşan çok sayıda banka yöneticisi, danışman ve analiste göre, bu ortamda ana hissedarların yeni sermaye artırımlarına sıcak bakmaları ve pazar payı için mücadele etmeleri olası görünmüyor.
Hazine, bankaların krizlerde bile dış borcu çevirmekte başarılı olduğunu ve ekonomik gerilemede kredi akışını sağlamak için yeterli likiditeye sahip olduğunu ifade ediyor.
Bu gerekçeyle, geçen ay özel bankaları daha fazla kredi vermeye ve daha fazla devlet tahvili almaya zorlayan bir düzenleme yürürlüğe kondu. Diğer yandan, kredi genişlemesini ve kur seviyesini desteklemek için kamu bankalarına da 21 milyar lira sermaye enjeksiyonu sağlandı.
Ancak analistlere göre, özel bankaların yaklaşımı hükümetten farklı olabilir.
Hermes Investment Management üst düzey analisti Filippo Alloatti, ekonomideki zorlu durumun özel bankalar için “orta vadede birleşmeleri daha cazip hale getireceğini” kaydediyor.
Son altı ay içinde, İtalyan UniCredit Yapı Kredi’deki payını azaltırken, HSBC de Türkiye’den çıkmayı değerlendiriyor.
İsmini açıklamak istemeyen bir banka yöneticisi, özel bankaların kredi vermek ve sermaye artırımı yapmak ile ‘harekete geçmeme’ arasında seçim yapmak zorunda kalacağını söyledi.
Öte yandan, Türkiye’nin 40 civarındaki özel bankası 2018 krizinden sonra milyarlarca dolarlık batık kredi (NPL-takipteki kredi) ile de karşı karşıya kaldı.
Bir bankacılık kaynağı, “Sektör hükümet tarafından giderek daha fazla kontrol ediliyor ve bu özel banka çıkışlarını tetikleyebilir” dedi.
Değişimi tetikleyebilecek bir diğer faktör ise, Ankara’nın geçen yıl döviz piyasaları ve bankalar üzerindeki kontrolünü sıkılaştıran bir dizi düzenlemelerin yarattığı maliyet.
İlk çeyrek verilerine göre kamu bankalarının net karı yüzde 83 artış gösterirken, yerli özel bankaların net karı yüzde 9,3 yabancı bankaların ise yüzde 3,6 arttı.
Hükümetin bankacılık sektöründe yıllardır devam eden temettü dağıtılmaması tavsiye kararı ve ekonomide büyümeyi canlandırmak için yaptığı baskı, banka hissedarlarının tepkisini çekiyor.
Reuters’a konuşan çok sayıda banka yöneticisi, danışman ve analiste göre, bu ortamda ana hissedarların yeni sermaye artırımlarına sıcak bakmaları ve pazar payı için mücadele etmeleri olası görünmüyor.
Hazine, bankaların krizlerde bile dış borcu çevirmekte başarılı olduğunu ve ekonomik gerilemede kredi akışını sağlamak için yeterli likiditeye sahip olduğunu ifade ediyor.
Bu gerekçeyle, geçen ay özel bankaları daha fazla kredi vermeye ve daha fazla devlet tahvili almaya zorlayan bir düzenleme yürürlüğe kondu. Diğer yandan, kredi genişlemesini ve kur seviyesini desteklemek için kamu bankalarına da 21 milyar lira sermaye enjeksiyonu sağlandı.
Ancak analistlere göre, özel bankaların yaklaşımı hükümetten farklı olabilir.
Hermes Investment Management üst düzey analisti Filippo Alloatti, ekonomideki zorlu durumun özel bankalar için “orta vadede birleşmeleri daha cazip hale getireceğini” kaydediyor.
Son altı ay içinde, İtalyan UniCredit Yapı Kredi’deki payını azaltırken, HSBC de Türkiye’den çıkmayı değerlendiriyor.
İsmini açıklamak istemeyen bir banka yöneticisi, özel bankaların kredi vermek ve sermaye artırımı yapmak ile ‘harekete geçmeme’ arasında seçim yapmak zorunda kalacağını söyledi.
Öte yandan, Türkiye’nin 40 civarındaki özel bankası 2018 krizinden sonra milyarlarca dolarlık batık kredi (NPL-takipteki kredi) ile de karşı karşıya kaldı.
Bir bankacılık kaynağı, “Sektör hükümet tarafından giderek daha fazla kontrol ediliyor ve bu özel banka çıkışlarını tetikleyebilir” dedi.
Değişimi tetikleyebilecek bir diğer faktör ise, Ankara’nın geçen yıl döviz piyasaları ve bankalar üzerindeki kontrolünü sıkılaştıran bir dizi düzenlemelerin yarattığı maliyet.
İlk çeyrek verilerine göre kamu bankalarının net karı yüzde 83 artış gösterirken, yerli özel bankaların net karı yüzde 9,3 yabancı bankaların ise yüzde 3,6 arttı.