Tüm uyarılara rağmen tarımdaki üretim gerilemesini dikkate almayan iktidar, şimdi tarımsal ürünlerin azlığı ve fahiş fiyatlar nedeniyle tanzim noktalarında sebze satışına başlamak zorunda kaldı.
Zira, çiftçi tarımdan her geçen biraz daha uzaklaşıyor.
Dünya Gazetesi’nden Ali Ekber Yıldırım’ın haberine göre, buğday ekim alanlarındaki daralma artarak sürüyor ve alarm verici boyutlara ulaşmış vaziyette.
Ulusal Hububat Konseyi, 2018 yılında buğday ekim alanı miktarının 7.2 milyon hektara gerilediğini açıklarken, bu oran 10 yıl öncesinde dokuz milyon hektar olarak gerçekleşti.
Sözkonusu düşüş ise, tarımda tehlike çanlarının çalması anlamına geliyor.
“2018 Hububat Sektörel Değerlendirme Paneli” raporuna göre, tarımdaki gerilemenin önüne geçilmesi için bir dizi önlem alınması gerekiyor.
O önlemlerden bazıları şöyle sıralandı:
“Toprak Mahsulleri Ofisi’nin fiyat belirleme ve açıklama zamanları, ithalat zamanlaması üreticinin buğday ekimine devamı açısından hayati önem taşımaktadır.
–Buğdaya verilen ve yıllardır aynı kalan 5 kuruşluk desteğin 10 kuruşa çıkarılması çok olumlu bir yaklaşım olarak değerlendirilmiş ve takdirle karşılanmıştır. Ancak, hissedilir bir etki oluşturması için bu rakamın en az 20 kuruşa yükseltilmesi önerilmektedir.
–Ayrıca yağışa dayalı, kuru tarım koşullarında (nadas-iki yılda bir ürün alınması) üretim yapan Orta Anadolu, Doğu Anadolu ve Geçit Bölgelerinin bu alanlarında ürün desteği yanında alan desteği de verilmesi (fındık ve diğer bazı ürünlerde olduğu gibi), ya da verilen ürün desteğinin 2 katına çıkartılması dezavantajlı olan bu bölgelerde buğday üretiminin sürdürülebilirliği açısından hayati öneme sahiptir.
–Tarım desteklemelerinde 1 Ocak’ın baz alınması ve desteklerin tarımsal üretim süreçleri ile uyumsuz olarak geç ödenmesi, girdi temini ve kullanımındaki sorunları da beraberinde getirmektedir.Bunun için; tarım destekleme takviminin 1 Ocak yerine, 1 Ekim olarak yeniden belirlenmesi, desteğin tarımsal üretim süreçleri ile uyumuna önemli katkı sağlayacaktır. Tarımsal desteklerin önceden verilmesi/ya da en kısa sürede ödenmesi, faydalılık ve desteklerin üretime yansıması açısından önem arz etmektedir.Havza bazlı destekleme modelinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.
–Artan döviz kurlarına bağlı olarak üretim maliyetleri yükselişi dikkate alındığında, en büyük payı alan tarımsal motorinde Özel Tüketim Vergisi (ÖTV)’nin kaldırılmasının gündeme alınması önerilmektedir.
–Verimliliğin önündeki en önemli engellerden birisi topraklarımızdaki organik madde yetersizliğidir. Bu diğer tarla bitkilerinde olduğu gibi buğdayda da verimliliği kısıtlayarak, aşırı girdi kullanımına bağlı maliyetlerin yükselmesine neden olmaktadır. Bu sorunun; kamu, özel sektör, sivil toplum örgütleri ve diğer tüm ilgili kurum ve kuruluşların dahil olacağı “Organik Madde Seferberliği” ile, çözüme kavuşturulabileceği değerlendirilmiştir.”