Türk lirası döviz karşısında değer kazanmaya başlayınca iktidar çevreleri “kriz bitti” söylemini dile getirmeye başladı.
Ancak doların 7 liralardan 5,30’lara düşüşü görmezden geliniyor. Rekor enflasyon ve zamların varlığı da işin cabası. Son dönemde hayatımıza bir de “konkordato” girdi.
İflas erteleme anlamına gelen konkordatı ilan eden şirketlere her gün bir yenisi katılıyor. Media Markt Türkiye CEO’su “Konkordatolar artarsa iflas dalgası başlar” görüşünü dile getirenlerden.
Peki, bu tablonun maliyeti şu ana kadar ne kadar oldu?
Bloomberg’in haberine göre Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun haziran ayından bu yana konkordato ilan eden şirketlerin bankalardaki borç miktarını hesapladı. Son üç aydır hız kazanan konkordato gerekçesiyle sadece bankalar tarafından ertelenen borç miktarı 15 milyar lirayı geçti. Konkordato ilan eden şirketlerin diğer şirket ve kişilere borçlarıyla birlikte toplamının 30 milyar lirayı bulduğu hesaplanıyor.
Bu borç konkordato nedeniyle bankaların anlaşma veya yeniden yapılandırmaya gittiği toplam rakamı ifade ediyor. Konkordato ilan eden şirketlerin diğer kişi, kurum ve şirketlere olan borcunun da 15 milyar lirayı bulabileceği hesaplanıyor. Böylece Türkiye ekonomisinde son günlerde en çok konuşulan konu olan konkordato nedeniyle yaklaşık 30 milyar liralık borcun anlaşmaya bağlanarak ertelendiği ortaya çıkıyor.
Şirketlere toplamda 29 ay borç ödemeden yapılandırma imkanı sağlayan ve bu dönemde de haciz yapılamayan şirketlerin bu durumu lehlerine kötüye kullanmaları nedeniyle hükümetin önlem alması bekleniyor.
Bankacılar tıpkı bundan önceki iflas erteleme müessesesinde olduğu gibi bazı mahkemelerin 1 günde konkordato kararı verdiğini bu mahkemeleri bilen şirketlerin de o mahkemelere konkordato için başvurduğunu ifade ediyor. Bankalar 15 milyar lirayı bulan konkordatolu alacakların he zaman geri döneceğini bilmediği için banka bilançoları üzerinde ciddi risk yarattığını ifade ediyor.
Konkordato Türkiye’nin son dönemde en çok duyduğu kelime haline geldi. Kısaca şirketlerin nakit akışlarını yönetemedikleri için alacaklılarla anlaşıp borcunu bir ödeme takvimine bağlamak için kullandığı konkordato şirketlerin iflastan önce başvurduğu hukuki bir yol olarak kullanılıyor. Ancak bu yolda aslında ipler tamamen alacaklıların eline geçiyor.
Konkordato ilanı için şirketin borçlu olması ve bu borcunu kısa sürede ödeme kabiliyetini kaybetmesi gerekiyor. Borç ister bankalara ister ticari olarak ilişkide bulunulan kesimlere olabilir. Türkiye’de ticari borçların ne kadar olduğuna dair rivayetler var ancak şirketlerin konkordatoya konu olabilecek banka borçları çok net olarak ortaya çıkmış durumda.
Öte yandan yüksek miktardaki döviz borcunun, döviz gelir ve varlığı yeterli seviyede olmayan veya vade uyumsuzluğu taşıyan firmaların kur şoklarına karşı kırılganlığını artırdığı belirtiliyor.
Bankaların tahsilde zorlandığı yani batık kredi tutarının ise 69 milyar lira düzeyinde olduğu kaydediliyor. Ancak bir de ‘yakın İzleme’de denilen krediler var. Bunlar için ne batık ne değil yorumu yapılıyor. Toplam tutar ise tam 152 milyar lira olarak ifade ediliyor.