Türkiye’de faaliyet gösteren alışveriş merkezlerinin (AVM) 15 milyar dolar döviz borcu olduğu ve borçlarını ödeyememeleri halinde bankalar tarafından el konulma tehlikesi ile karşı karşıya oldukları belirtildi.
Uluslararası gayrimenkul danışmanlık şirketi Jones Lang LaSalle Türkiye Başkanı Avi Alkaş, bankaların kontrolüne geçme riski bulunan AVM’lere dikkat çekerken, Sağlam, AVM’lerin son 15 yılda bir Türkiye gerçeği haline geldiğini belirtti.
Enflasyonun bu tablonun ortaya çıkmasında rol oynadığına dikkat çeken Sağlam, “Eylül ayına dönük enflasyon verileri iktidar dahil herkeste nedense bir şok etkisi yarattı. Oysa ağustos ayındaki çarpıcı tırmanma, dalganın geldiğini gösteriyordu. O dönemde fiyatlar yükseliyor diyenlere, “İçiniz kötü sizin. Kötü baktığınız için her şeyi karanlık gören kıskançlarsınız” diyenler, harikalar diyarında bir elimiz düşük enflasyonda öbür elimiz sudan ucuz dolarlarda olmadığımızı fark etti” yorumunu yaptı.
AKP’nin enflasyon artışını önlemek için zabıtalarla ‘etiket avcılığı’ başlattığını ima eden Sağlam, durumu şu satırlarla ti’ye aldı:
“Kahrolsun ki yoksullukla büyümüş bedenlerin protein düzeyi kondisyona yetmiyordu. Canavarsa etli butlu, besili, kaslıydı adeta bir Hüseyin Bolt’tu. Ekim ayı verileri açıklandığında canavarın nefes kesen mücadeleye rağmen yakalanamadığı anlaşıldı. Adına enflasyon denen canavarın vukuatını şöyle izah etti TÜİK: Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ekimde aylık bazda yüzde 2,67, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 0,91 artış gösterdi. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 25,24’e yükselirken, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 45,01 oldu.”
AVM’lerin son 15 yılda Türkiye gündeminde önemli tartışmalara kapı araladığına değinen Sağlam, tek tip bir yaşamı ve tüketim kültürünü pompalayan AVM’lerin krizden etkilenenler arasında yer aldığına değindi.
Sağlam’a göre, Türkiye’de Mart 2018’e göre toplam 396 AVM mevcut. Bunların en büyükleri İstanbul, Ankara ve İzmir’de toplanmış durumda.
Dövizle borçlanmanın mevcut durumu ortaya çıkardığına değinen Sağlam, yazısına şöyle devam etti:
“Söz konusu durumun nedeni, 2008 krizi sonrası küresel olarak neredeyse her ülkenin uyguladığı genişletici maliye ve para politikasının sonucunda doların TL karşında belirli bir seviyede kalması ve dövizle borçlanmanın kârlı ve kolay olmasıydı. Nitekim söz konusu dönemi Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Bülent Aksu şöyle aktarıyor “Neredeyse dövizle borçlanmayanı dövüyorlardı”. Bu noktada kira sözleşmeleri, lojistik anlaşmaları bankalardan alınan döviz kredilerle sağlandı. Ancak kurdaki oynama dövizle borçlanıp döviz geliri olmayan firmaları olumsuz etkilemeye başladı. Aslında bir yanıyla doların yumuşak huylu bir at olduğunu düşünüp sırtına binenler at şahlanınca sırtında düşmeye başlıyor. Kazan-kazan dönemi olarak anılan bu süreç, Türkiye ekonomisindeki sarsıntıyla tersine döndü.”
Türkiye’de faaliyet gösteren alışveriş merkezlerinin (AVM) 15 milyar dolar döviz borcu olduğu ve borçlarını ödeyememeleri halinde bankalar tarafından el konulma tehlikesi ile karşı karşıya oldukları belirtildi.
Uluslararası gayrimenkul danışmanlık şirketi Jones Lang LaSalle Türkiye Başkanı Avi Alkaş, bankaların kontrolüne geçme riski bulunan AVM’lere dikkat çekerken, Sağlam, AVM’lerin son 15 yılda bir Türkiye gerçeği haline geldiğini belirtti.
Enflasyonun bu tablonun ortaya çıkmasında rol oynadığına dikkat çeken Sağlam, “Eylül ayına dönük enflasyon verileri iktidar dahil herkeste nedense bir şok etkisi yarattı. Oysa ağustos ayındaki çarpıcı tırmanma, dalganın geldiğini gösteriyordu. O dönemde fiyatlar yükseliyor diyenlere, “İçiniz kötü sizin. Kötü baktığınız için her şeyi karanlık gören kıskançlarsınız” diyenler, harikalar diyarında bir elimiz düşük enflasyonda öbür elimiz sudan ucuz dolarlarda olmadığımızı fark etti” yorumunu yaptı.
AKP’nin enflasyon artışını önlemek için zabıtalarla ‘etiket avcılığı’ başlattığını ima eden Sağlam, durumu şu satırlarla ti’ye aldı:
“Kahrolsun ki yoksullukla büyümüş bedenlerin protein düzeyi kondisyona yetmiyordu. Canavarsa etli butlu, besili, kaslıydı adeta bir Hüseyin Bolt’tu. Ekim ayı verileri açıklandığında canavarın nefes kesen mücadeleye rağmen yakalanamadığı anlaşıldı. Adına enflasyon denen canavarın vukuatını şöyle izah etti TÜİK: Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ekimde aylık bazda yüzde 2,67, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 0,91 artış gösterdi. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 25,24’e yükselirken, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 45,01 oldu.”
AVM’lerin son 15 yılda Türkiye gündeminde önemli tartışmalara kapı araladığına değinen Sağlam, tek tip bir yaşamı ve tüketim kültürünü pompalayan AVM’lerin krizden etkilenenler arasında yer aldığına değindi.
Sağlam’a göre, Türkiye’de Mart 2018’e göre toplam 396 AVM mevcut. Bunların en büyükleri İstanbul, Ankara ve İzmir’de toplanmış durumda.
Dövizle borçlanmanın mevcut durumu ortaya çıkardığına değinen Sağlam, yazısına şöyle devam etti:
“Söz konusu durumun nedeni, 2008 krizi sonrası küresel olarak neredeyse her ülkenin uyguladığı genişletici maliye ve para politikasının sonucunda doların TL karşında belirli bir seviyede kalması ve dövizle borçlanmanın kârlı ve kolay olmasıydı. Nitekim söz konusu dönemi Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Bülent Aksu şöyle aktarıyor “Neredeyse dövizle borçlanmayanı dövüyorlardı”. Bu noktada kira sözleşmeleri, lojistik anlaşmaları bankalardan alınan döviz kredilerle sağlandı. Ancak kurdaki oynama dövizle borçlanıp döviz geliri olmayan firmaları olumsuz etkilemeye başladı. Aslında bir yanıyla doların yumuşak huylu bir at olduğunu düşünüp sırtına binenler at şahlanınca sırtında düşmeye başlıyor. Kazan-kazan dönemi olarak anılan bu süreç, Türkiye ekonomisindeki sarsıntıyla tersine döndü.”
Türkiye’de faaliyet gösteren alışveriş merkezlerinin (AVM) 15 milyar dolar döviz borcu olduğu ve borçlarını ödeyememeleri halinde bankalar tarafından el konulma tehlikesi ile karşı karşıya oldukları belirtildi.
Uluslararası gayrimenkul danışmanlık şirketi Jones Lang LaSalle Türkiye Başkanı Avi Alkaş, bankaların kontrolüne geçme riski bulunan AVM’lere dikkat çekerken, Sağlam, AVM’lerin son 15 yılda bir Türkiye gerçeği haline geldiğini belirtti.
Enflasyonun bu tablonun ortaya çıkmasında rol oynadığına dikkat çeken Sağlam, “Eylül ayına dönük enflasyon verileri iktidar dahil herkeste nedense bir şok etkisi yarattı. Oysa ağustos ayındaki çarpıcı tırmanma, dalganın geldiğini gösteriyordu. O dönemde fiyatlar yükseliyor diyenlere, “İçiniz kötü sizin. Kötü baktığınız için her şeyi karanlık gören kıskançlarsınız” diyenler, harikalar diyarında bir elimiz düşük enflasyonda öbür elimiz sudan ucuz dolarlarda olmadığımızı fark etti” yorumunu yaptı.
AKP’nin enflasyon artışını önlemek için zabıtalarla ‘etiket avcılığı’ başlattığını ima eden Sağlam, durumu şu satırlarla ti’ye aldı:
“Kahrolsun ki yoksullukla büyümüş bedenlerin protein düzeyi kondisyona yetmiyordu. Canavarsa etli butlu, besili, kaslıydı adeta bir Hüseyin Bolt’tu. Ekim ayı verileri açıklandığında canavarın nefes kesen mücadeleye rağmen yakalanamadığı anlaşıldı. Adına enflasyon denen canavarın vukuatını şöyle izah etti TÜİK: Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ekimde aylık bazda yüzde 2,67, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 0,91 artış gösterdi. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 25,24’e yükselirken, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 45,01 oldu.”
AVM’lerin son 15 yılda Türkiye gündeminde önemli tartışmalara kapı araladığına değinen Sağlam, tek tip bir yaşamı ve tüketim kültürünü pompalayan AVM’lerin krizden etkilenenler arasında yer aldığına değindi.
Sağlam’a göre, Türkiye’de Mart 2018’e göre toplam 396 AVM mevcut. Bunların en büyükleri İstanbul, Ankara ve İzmir’de toplanmış durumda.
Dövizle borçlanmanın mevcut durumu ortaya çıkardığına değinen Sağlam, yazısına şöyle devam etti:
“Söz konusu durumun nedeni, 2008 krizi sonrası küresel olarak neredeyse her ülkenin uyguladığı genişletici maliye ve para politikasının sonucunda doların TL karşında belirli bir seviyede kalması ve dövizle borçlanmanın kârlı ve kolay olmasıydı. Nitekim söz konusu dönemi Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Bülent Aksu şöyle aktarıyor “Neredeyse dövizle borçlanmayanı dövüyorlardı”. Bu noktada kira sözleşmeleri, lojistik anlaşmaları bankalardan alınan döviz kredilerle sağlandı. Ancak kurdaki oynama dövizle borçlanıp döviz geliri olmayan firmaları olumsuz etkilemeye başladı. Aslında bir yanıyla doların yumuşak huylu bir at olduğunu düşünüp sırtına binenler at şahlanınca sırtında düşmeye başlıyor. Kazan-kazan dönemi olarak anılan bu süreç, Türkiye ekonomisindeki sarsıntıyla tersine döndü.”
Türkiye’de faaliyet gösteren alışveriş merkezlerinin (AVM) 15 milyar dolar döviz borcu olduğu ve borçlarını ödeyememeleri halinde bankalar tarafından el konulma tehlikesi ile karşı karşıya oldukları belirtildi.
Uluslararası gayrimenkul danışmanlık şirketi Jones Lang LaSalle Türkiye Başkanı Avi Alkaş, bankaların kontrolüne geçme riski bulunan AVM’lere dikkat çekerken, Sağlam, AVM’lerin son 15 yılda bir Türkiye gerçeği haline geldiğini belirtti.
Enflasyonun bu tablonun ortaya çıkmasında rol oynadığına dikkat çeken Sağlam, “Eylül ayına dönük enflasyon verileri iktidar dahil herkeste nedense bir şok etkisi yarattı. Oysa ağustos ayındaki çarpıcı tırmanma, dalganın geldiğini gösteriyordu. O dönemde fiyatlar yükseliyor diyenlere, “İçiniz kötü sizin. Kötü baktığınız için her şeyi karanlık gören kıskançlarsınız” diyenler, harikalar diyarında bir elimiz düşük enflasyonda öbür elimiz sudan ucuz dolarlarda olmadığımızı fark etti” yorumunu yaptı.
AKP’nin enflasyon artışını önlemek için zabıtalarla ‘etiket avcılığı’ başlattığını ima eden Sağlam, durumu şu satırlarla ti’ye aldı:
“Kahrolsun ki yoksullukla büyümüş bedenlerin protein düzeyi kondisyona yetmiyordu. Canavarsa etli butlu, besili, kaslıydı adeta bir Hüseyin Bolt’tu. Ekim ayı verileri açıklandığında canavarın nefes kesen mücadeleye rağmen yakalanamadığı anlaşıldı. Adına enflasyon denen canavarın vukuatını şöyle izah etti TÜİK: Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ekimde aylık bazda yüzde 2,67, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 0,91 artış gösterdi. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 25,24’e yükselirken, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 45,01 oldu.”
AVM’lerin son 15 yılda Türkiye gündeminde önemli tartışmalara kapı araladığına değinen Sağlam, tek tip bir yaşamı ve tüketim kültürünü pompalayan AVM’lerin krizden etkilenenler arasında yer aldığına değindi.
Sağlam’a göre, Türkiye’de Mart 2018’e göre toplam 396 AVM mevcut. Bunların en büyükleri İstanbul, Ankara ve İzmir’de toplanmış durumda.
Dövizle borçlanmanın mevcut durumu ortaya çıkardığına değinen Sağlam, yazısına şöyle devam etti:
“Söz konusu durumun nedeni, 2008 krizi sonrası küresel olarak neredeyse her ülkenin uyguladığı genişletici maliye ve para politikasının sonucunda doların TL karşında belirli bir seviyede kalması ve dövizle borçlanmanın kârlı ve kolay olmasıydı. Nitekim söz konusu dönemi Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Bülent Aksu şöyle aktarıyor “Neredeyse dövizle borçlanmayanı dövüyorlardı”. Bu noktada kira sözleşmeleri, lojistik anlaşmaları bankalardan alınan döviz kredilerle sağlandı. Ancak kurdaki oynama dövizle borçlanıp döviz geliri olmayan firmaları olumsuz etkilemeye başladı. Aslında bir yanıyla doların yumuşak huylu bir at olduğunu düşünüp sırtına binenler at şahlanınca sırtında düşmeye başlıyor. Kazan-kazan dönemi olarak anılan bu süreç, Türkiye ekonomisindeki sarsıntıyla tersine döndü.”