14-15 Temmuz trafiğini çözecek büyük itiraf…
Yenişafak Gazetesi Ankara Haber Müdürü Hüseyin Likoğlu, 15 Temmuz’la ilgili büyük itiraflarda bulundu. Likoğlu yazısında 14 Temmuz günü darbenin kendilerine bildirildiğini doğruladı. Bu iddiayı ilk olarak Doğu Perinçek dile getirmişti.
Likoğlu yazısında şöyle yazdı:
“14 Temmuz günü telefonum çaldı. Telaşlı bir ses: ‘Hüseyin Bey filan yerdeyiz acil gelmen lazım’. Yukarda bahsettiğim ekip, herkesin yüzünde müthiş bir telaş: ‘Hüseyin Bey, bunlar darbeye girişecek. Bunun önüne geçmek artık imkansız. Halkı bilinçlendirecek bir haber yapılmalı. Ancak halk durdurabilir bu hainleri’.”
Bu cümlelerle 14 Temmuz’da kendilerine Perinçek ekibinin darbeyi haber verdiğini doğrulayan Hüseyin Likoğlu, 15 Temmuz’la ilgili “eniştemden öğrendim” tezini de çökertmiş oldu.
Saray ve Hükümet, “eniştemden öğrendim” teorisiyle darbeden haberdar olmadıklarını ısrarla işliyorlar. Ancak bilginin bir gün önceden Yenişafak’ın Ankara Haber Müdürü’ne kadar düştüğü Likoğlu’nun bu itirafıyla ortaya çıktığına göre artık 15 Temmuz’a “en azından” kontrollü olarak yol verildiği kesinleşmiş oldu.
HER SATIRI İTİRAFLARLA DOLU BİR YAZI
Bu noktada Likoğlu kritik bir bilgi daha veriyor; Darbenin kime mal edileceğiyle ilgili…
Likoğlu, 15 Temmuz akşamı semada uçakları görünce aklına hemen “F..Ö’nün darbe yaptığının” geldiğini, bu refleksi verme sebebinin de kendisine Perinçek’in adamı Hasan Atilla Uğur’un anlattıkları olduğunu yazısında açıkça belirtiyor. Likoğlu şöyle diyor:
“Sayın Uğur ile 15 Temmuz günü yaklaşık 3-4 saat sohbet ettik. Akşam saatlerinde semada savaş uçaklarını görür görmez ilk tepkim, ‘F…’ın …leri darbe yapıyor’ oldu. Böylesine bir refleks vermeme neden olan şey neydi? Şüphesiz birkaç saat önce sohbet ettiğim Hasan Atilla Uğur’un söyledikleri etkili oldu.”
Her satırı itiraflarla dolu bir yazı.. Perincek’in iddiası doğruymuş. 14 Temmuz günü Yeni Safak’ı arayıp telaşlı bir sesle “darbe yapılacak” demişler.. Yani bir gün önceden haber vermişler. 15 Temmuz sabahı ise Hasan Atilla Uğur, Yenişafak’a giderek uzun uzun yapılacak darbeyi Cemaate maletmiş. Yani Perinçek ekibi darbenin algı altyapısını oluşturmuş. 14 Temmuz’da haber verilmiş, 15 Temmuz sabahı da akşam olacak hareketlenmeyi kimin yapacağıyla ilgili etiketleme yapılmış.
Bu kritik bir itiraf çünkü 15 Temmuz’dan sonra Alman Focus dergisinde çıkan bilgiyi doğruluyor.
Focus Dergisi 2016 Temmuz’unun son haftası çıkan sayısında; İngiliz istihbaratının, Türk hükümetinin darbenin ilk yarım saatindeki maillerini ele geçirdiğini, maillerde “YARIN TEMİZLİK BAŞLATILSIN, DARBE GÜLEN’E YIKILSIN!” talimatının olduğunu yazmıştı. (http://romanyahaber.com/2016/07/24/focus-dergisi-ingilizler-ipucu-yakaladi-dedi/)
ORTAYA ÇIKAN SORULAR
1. Doğu Perinçek Yenişafak’a bilgi verdiklerini neden 7 ay gizledikten sonra açıkladı?
2. Aynı şekilde Yeni Şafak neden 7 ay boyunca “Perinçek bize haber vermişti” demedi ve 15 Temmuz’dan haberlerinin olduğunu gizledi? (15 Temmuz gecesi ölenlerden biri olan Mustafa Cambaz, Yeni Şafak foto muhabiriydi.)
3. Perinçek bu olayı neden bugün açıklıyor? Rte ve Akp’yi neyle tehdit ediyor?
4. Perinçek 15 Temmuz’u nereden biliyordu? Kimden duydu? Olaylara sanki kendi eliyle koymuş gibi nasıl çözdü?
5. Perinçek 15 Temmuz’u Yeni Şafak dışında, Rte/Akp ve Mit’e de haber verdi mi?
6. Ahmet Takan’ın 10 Ağustos’taki yazısında bahsettiği, 15 Temmuz’da saat 18’de girişimi Rte’ye haber veren siyasi lider Perinçek miydi? (http://www.yenicaggazetesi.com.tr/mobi/enistem-degilmis-39281yy.htm)
7. Yeni Şafak Perinçek’in iddiasını kabul etmek için neden 10 gün bekledi? Gerçeği açıklamak için neden zorlandı, kimden ve neden çekindi?
8. 15 Temmuz’u bilmelerine rağmen neden önlemediler? Neden 240 insanı bile bile ölüme gönderdiler?
9. 15 Temmuz soruşturmasının boyutunu baştan aşağı değiştirecek bu bilgi için Savcılar neden 10 gündür harekete geçmiyor? Neden sormuyorlar Perinçek’e “sen kimden haber aldın? Bu bilgiyi neden gizledin?” diye?
10. Perinçek bu bilgiyi gizlememişse ve Yenişafak dışında devlete de bildirmişse, savcılar neden ilgili kişiler hakkında görevi ihmal sonucu ölüme sebebiyet vermekten davalar açmıyor.
ASKERLERİ KİM TUZAĞA DÜŞÜRDÜ
Tayyip Erdoğan’ı gözaltına alacak ekibin başındaki General Gökhan Sönmezateş, “kendilerinin 4 saat boyunca bekletilip, ardından boş otele gönderdiklerini” söyleyip şunu sormuştu: “Bizi kim tuzağa düşürdü, ben bu sorunun peşindeyim”.
Aslında bu soru cevabını buluyor. Perinçek grubundan Hasan Atilla Uğur’un 15 Temmuz öncesi paylaşımları, 14 ve 15 Temmuz’da Yenişafak ve diğer medya organları üzerindeki algı çalışmaları dikkate alındığında 15 Temmuz, TSK’daki NATO ve Batı demokrasileri yanlısı subayların tasfiyesi için kurgulanan kanlı bir ittifakın (RTE-Perinçek) senaryosu. Perinçek’in istediği tasfiyeler yapıldı. Erdoğan da başkanlık için istediğini alıyor.
KİM YOL VERDİ
“Hüseyin Bey, bunlar darbeye girişecek. Bunun önüne geçmek artık imkansız. Halkı bilinçlendirecek bir haber yapmalı”
Eğer olay bu şekilde cereyan ettiyse, sadece halk engelleyebilecekse, Ordu emir komuta içinde darbe yapacak demektir, yani bütün komuta kademesi soruşturmaya dahil edilmeli.
Eğer böyle değilse, 15 Temmuz’da, başlamış bir girişimi büyük oranda kendi içinde bastıran TSK, tedbir alınsaydı girişim kışladan çıkmadan rahatlıkla bastırabilirdi. Bunun yerine daha kanlı olan TSK-Halk karşılaşmasına kim yol verdi? Komuta kademesi mi; MİT mi; AKP mi?
Bu soru da dün Müyesser Yıldız’ın imzasıyla yayınlanan haberde cevabını buldu. 14 Temmuz’da telaşlı ses Yenişafak’ı arayıp algı operasyonuna başladığı saatlerde, Hakan Fidan ve Hulusi Akar 6 saat baş başa görüşmüşler.
Müyesser Yıldız haklı olarak şunu soruyor: “Darbenin iki sır isminin, 15 Temmuz’dan bir gün önce yine 6 saat başbaşa görüşmesi, ayrıca adeta herkesin bildiği bu sırrın 7 ay geçtiği halde hiç gündeme getirilmemesi ve konuşulmaması başlıbaşına ilginç değil mi?”
Evet tıpkı Yenişafak sırrının 7 ay sonra ortaya çıkması gibi eş zamanlı olarak “sır görüşme” de 7 ay sonra ortaya çıkıyor.
Bu sırrı aydınlatan da şu an tutuklu yargılanan keskin nişancı Piyade Üstçavuş Mehmet Bilge’nin 22 Şubat’ta mahkemede yaptığı savunma:
“14 Temmuz’da Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda bir kurs kapanış töreni yapıldı. Normalde Cuma günü yapılması lâzım, Perşembe yapıldı. Niye Perşembe? Bunun bir nedeni var mı, Özel Kuvvetler’e sorulsun. Katılımcılar kim; Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı. Paraşüt atlayışları yapılacaktı, ama hava şartları bahane edilerek, iptal edildi. Bildiğimiz kadarıyla o gün Ankara’da hava gayet iyiydi. Meteorolojiden o günkü hava durumunun da sorulmasını istiyorum. Tören saat 17.30’da bitiyor. Adamlar başına bir şey gelmesinden korktuğu için söyleyemiyor, belki de inkâr ederler; Törenden sonra Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı havuzlu bahçede sohbete koyuluyor. Duyduğum, bildiğim kadarıyla anlatıyorum; Zekai Paşa bile yanlarına yaklaştırılmıyor. Bu sohbet saat 23.00’e kadar sürüyor. Önce MİT Müsteşarı’nın çıkması gerekirken, Genelkurmay Başkanı çıkıyor. MİT Müsteşarı orada askeri bir yöneticiyle kalıyor.”
İKİ GÜNDE ALGI OTURTULDU
Yenişafak’a darbeyi haber vermek için 14 Temmuz’da Perinçek adam gönderiyor. Aynı gün Hakan Fidan ve Hulusi Akar baş başa 6 saat görüşüyor.
15 Temmuz’da Hakan Fidan ve Hulusi Akar gündüz tekrar bir araya gelip 6 saat görüşüyor. Ve yine 15 Temmuz’da Perinçek Hasan Atilla Uğur’u Yenişafak’a göndererek, darbeyi cemaatin yapacağı etiketlemesini yapıyor.
Sonra da “eniştemden öğrendim” formülü devreye sokuluyor. Artık kim inanırsa…