Yinelenecek İstanbul seçimlerinde son düzlüğe girildi. Adaylar ve temsil ettikleri siyasi partiler son kozlarını oynuyor.
Ekrem İmamoğlu, mazbatası elinden alınmış ve haksızlığa uğramış yeni bir soluk olarak seçimlere girerken, Binali Yıldırım, AKP’nin olumlu ve olumsuz 17 yıllık geçmişinin simgesi olarak yarışı sürdürüyor.
Seçmen, 23 Haziran’da sandıkta düğümü çözmek ve bu tartışmayı sona erdirmek için üzerine düşeni yapmaya hazırlanırken, AKP’den gelen, ‘İmamoğlu seçilse bile o koltuğa oturamaz’ sinyalleri kafaları karıştırıyor.
Halk TV yazarı Fikret Bila, “İmamoğlu iktidarı değiştiriyor” başlıklı yazısında, “Ak Partililerin İmamoğlu’nun başarısı karşısında bir şaşkınlık içinde oldukları bile söylenebilir. Bu şaşkınlık Ekrem İmamoğlu’na karşı almaya çalıştıkları önlemlerden, onu geriletmek için her yola başvurmalarından belli oluyor” yorumunu yapıyor.
“AK Parti iktidarı İmamoğlu’nun yükselişini durdurmak için her şeyi yaptı ancak başarılı olmadı” tespitinde bulunan Bila, “31 Mart seçimlerini kazanan İmamoğlu’nu saf dışı bırakmak için İstanbul seçimini iptal ettiren iktidar, 23 Haziran öncesinde de İmamoğlu’nun siyasi tırmanışını engelleyemeyince, değişmeye, onu taklit etmeye başladı” görüşünü dillendiriyor.
“İmamoğlu iktidarı değiştiriyor ve peşinden sürüklüyor. Bu 17 yıldır AK Parti’nin başına ilk kez geliyor” ifadelerini kullanan Bila, yazısını şu satırlarla sürdürüyor:
“Ekrem İmamoğlu, 31 Mart seçimlerini iktidarın yıllardır uyguladığı kutuplaştırma, ötekileştirme, rakibi suçlama söyleminin tam aksine; birleştirici, kucaklayıcı, yumuşak, kavgadan uzak, barıştan yana, partililer arasında fark gözetmeyen, din istismarı yapmayan, etnik veya mezhep aidiyetini kaşımayan, seçmene ve rakibine saygılı söylemiyle kazandı. İmamoğlu’nun 31 Mart öncesi kullandığı bu söylem, AK Parti söyleminin tam tersiydi ve ipi göğüsleyen O oldu…
Karşısında fiilen her seçimi kazanmış, seçmeni nezdinde karizmasının zirvesine ulaşmış Tayyip Erdoğan bulunmasına rağmen sandıktan çıkmayı başardı.
Seçimin hukuki bir gerekçe olmadan iptal edilmesinden sonra İmamoğlu’nun başarısı, AK Parti’nin 31 Mart öncesindeki kampanyasını ve söylemini değiştirmesine yol açtı.
31 Mart’tan önceki seçimlerde kullandığı kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı, suçlayıcı, yukarıdan bakan söylemini terk etmek zorunda aldı.
31 Mart öncesinde, Cumhur ittifakının sözcüleri yürüttükleri kampanyada, Millet ittifakını terörist olmakla, Türkiye’ye beka sorunu yaratmakla suçladılar. Millet ittifakından “illet,” “zillet,” “PKK destekçisi,” “bölücü,” “terörist” diye söz ettiler.
23 Haziran öncesinde ise iktidarın bu dili değişti. Söyleminde artık beka sorunu, illet, zillet, terörist gibi sözcükler yok. Aksine daha yumuşak bir dil var. Türkiye ittifakı söylemi var, Saadet Parti’lilerden özür dilemek var, Diyarbakır’a gidip “Birinci Meclis’te Kürdistan temsilcileri vardı” ifadeleri var, “Kürtler bizim kardeşimiz, ciğerparemiz” sözleri var.”
İmamoğlu’nun başarısı karşısında iktidarın yöntem değiştirmeye de mecbur kaldığına değinen Bila, “17 yıl boyunca muhalefet liderleri ve sözcüleriyle hiçbir canlı yayın programına katılmayan AK Parti, bu tutumunu değiştirmek zorunda kaldı ve Binali Yıldırım, Ekrem İmamoğlu’yla canlı yayına çıktı. Zamanla her kademede AK Partililere muhalefet mensuplarıyla televizyona çıkmayı yasaklayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Yıldırım’ın İmamoğlu’yla canlı yayına çıkmasına onay vererek, yöntemini –bir defaya mahsus bile olsa- değiştirdi” diye de ekliyor.
TRT’nin de tavır değiştirmeye zorlandığını ve İmamoğlu’yu konuk olarak ağırlamaya mecbur kaldığını kaydeden Bila, “İmamoğlu yayında hem TRT’yi ağır bir şekilde eleştirdi hem de İstanbul’da yapacaklarını etkili bir şekilde anlattı” yorumunu yapıyor.